Obezite Cerrahisi El Kitabı
Yayın Tarihi: 13/10/2023OBEZİTE NEDİR?
Obezite, kabaca vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ depolanması olarak tanımlanır. Son yıllarda obezite ülkeyi ve ülkemizi etkileyen, adeta salgın düzeyinde artan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl en az 2.8 milyon insan aşırı kilolu ya da obez olmaktan dolayı yaşamını yitirmektedir (WHO, 2015).
Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi sınıflandırmak için genellikle beden kitle indeksi (BKİ, ya da vücut kitle indeksi VKİ) olarak bilinen basit hesaplamayı kullanmaktadır. Vücut ağırlığının (kg), boyun metre cinsinden karesine bölünmesiyle BKİ elde edilir.
TABLO.1 BKİ’YE GÖRE YETİŞKİNLERDE ZAYIF KİLO, FAZLA KİLO VE OBEZİTE SINIFLANDIRMASI (WHO, 2015).
BMI (kg/m2 ) | DEĞERLENDİRME |
<16.0 | Ciddi zayıflık |
16.0-16.9 | Orta derecede zayıflık |
17.0-18.4 | Hafif derecede zayıflık |
18.5-24.9 | Normal |
25.0-29.9 | Fazla kilo |
30.0-34.9 | 1. Derece Obezite |
35.0-39.9 | 2. Derece Obezite |
>40.0 | 3. Derece Obezite |
OBEZİTENİN SEBEPLERİ YOL AÇTIĞI SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?
Obezite birçok nedenin birlikte rol oynadığı multifaktöriyel bir hastalıktır. Bunlar arasında aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği en önemli sebepler olarak kabul edilmektedir. Bunun yanısıra genetik, çevresel, nörolojik, sosyokültürel ve psikolojik birçok faktör bulunmaktadır. Obezitenin yol açtığı sağlık sorunları arasında şunlar sayılabilir:
· Tip 2 diyabet
· Eklem problemleri
· Yüksek tansiyon
· Kalp hastalıkları
· Safra kesesi problemleri
· Meme, rahim, kolon olmak üzere bazı kanser türleri
· Reflü gibi sindirim sistemi hastalıkları
· Solunum problemleri (Uyku apnesi, astım)
· Depresyon gibi psikolojik problemler
· Doğurganlık ve gebelikle ilgili sorunlar
· İdrar tutamama
· Negatif benlik algısı
· Sosyal izolasyon
Obezitenin tedavisinde aşağıdaki yöntemler kullanılmaktadır.
· Diyet tedavisi
· Egzersiz
· Davranışsal Terapi
· İlaç tedavisi
· Endoskopik Yöntemler
· Obezite Cerrahisi
Obezitede Endoskopik Tedavi Yöntemleri
Endoskopik Mide Balonu Uygulaması
Endoskopik intragastrik balon veya kısaca mide balonu nispeten yeni ve cerrahi olmayan bir obezite tedavisi yöntemidir. Sadece diyet ve egzersizle, daha komplike bariatrik cerrahi metodlar arasındaki boşluğu doldurmak üzere geliştirilmiştir.
Obezitenin ameliyatsız tedavisinde kullanımı tüm dünyada bilinen ve geçerli bir metoddur. Mide içerisinde yer kaplayan bir balon yardımıyla tokluk hissi vererek obeziteyi kontrol altına alma fikri ilk kez 1982’de geliştirilmiştir. O günden bugüne pek çok farklı balon türüyle başarılı bir kilo kaybı sağlanabildiği yüzlerce çalışmayla kanıtlanmıştır.
Mide Balonu Nasıl Yerleştirilir?
Mide balonunun mideye yerleştirilmesi endoskop denilen ışıklı bir kamera yardımıyla yapılır. Bu cihaz ortalama 0.8-12 mm kalınlığında, yemek borusundan kolayca geçecek esnekliktedir. İşlem sırasında anestezi uzmanı tarafından uygulanan ve sedoanaljezi adı verilen bilinçli sedasyon tekniği ile, solunum durdurulmadan hastanın 10-15 dakikalığına tamamen uyuması sağlanır. Yani işlem sırasında hiçbir şey hissetmeniz veya hatırlamanız mümkün değildir.
Hasta uyutulduktan sonra öncelikle tam bir endoskopik muayene gerçekleştirilir. Yani yemek borusundan oniki parmak barsağına kadar tüm üst sindirim sistemi incelenir. Midede reflü, ülser, şiddetli gastrit veya şüpheli bir lezyon gözlenmediği takdirde endoskop çıkarılarak balon mideye indirilir. Daha sonra endoskopla gözlenerek aşamalı olarak balonun doldurulmasına geçilir.
Balonu doldurmak için metilen mavisi adı verilen mürekkep şeklinde bir boya maddesi eklenmiş serum fizyolojik kullanılır. Bunun amacı balonda en ufak bir sızıntı olacak olursa hastanın idrar veya büyük abdestinde rengi kontrole gelmesini sağlamaktır. İşlemin tamamı 10 dakika kadar sürer. Sonrasında hasta hemen kendine gelir. 1-2 saatlik istirahatten sonra hastaneden çıkabilir. İşlem sonrasında erken dönemde hiçbir rahatsızlık oluşmaz. Birkaç saat sonrasında ise mide krampları, bulantı-kusma gibi belirtiler olabilir.
Bu yan etkiler balonun midede oluşturduğu kitle etkisine bağlıdır ve genellikle en fazla 3-4 gün sürer. Bu süreçte gerek ağız yoluyla, gerekse damar yolundan alınacak ilaçlarla belirtiler hafifletilir. Çok nadiren, hasta yeterli sıvı tüketemiyorsa damar yolundan serumla takviye gerekebilir. Çoğu hastada yakınmalar ilk haftanın sonunda tamamen ortadan kalkar. Çok nadiren belirtilerin hafiflemediği ve tüm tedavilere rağmen balonun tolere edilemediği durumlarda balonun erken çıkarılması gerekebilir.
Mide Balonu Nasıl Çıkarılır?
6 aylık sürenin sonunda balon yine endoskopik yöntemle çıkarılır. Önce özel bir aparatla balonun içindeki sıvı boşaltılır, sonra özel bir tutucuyla balon yakalanarak çıkarılır. Bunu belirtmemizin nedeni, standart bir endoskopi ünitesinde bulunan aletlerin, balon çıkarmada işe yaramayacağını belirtmektir. Kişisel pratiğimizde başka bir endoskopi merkezinde balonu delinen ama çıkarılamadığı için barsak tıkanıklığına neden olan bir hastamız vardır. O nedenle balon yerleştirme ve çıkarma işlemi mutlaka endoskopi deneyimi olan bariatrik cerrahlarca yapılmalıdır.
Mide Balonu Kimler İçin Uygundur?
Mide balonu obezitenin ameliyatsız, ilaçsız bir alternatif tedavi metodudur. Kullanımının uygun olduğu vakalar:
● 18-60 yaş arasındaki hastalar
● BMI 30-39 arasındaki ameliyata uygun olmayan hastalar
● BMI 35’in üzerinde olup ciddi riskleri olduğundan ameliyat öncesi zayıflatılması gereken hastalar
● Daha önce diğer metotları denemiş ve başarısız olmuş hastalar
● Sindirim sisteminde büyük mide fıtığı, özofagus varisleri, darlık, ülser gibi problemleri olmayanlar
● Gebe olma riski ve 12 ay boyunca ihtimali olmayanlar
● Alkol ve ilaç bağımlılığı olmayan kişiler
● Daha önce bariatrik cerrahi, barsak tıkanıklığı veya peritonit öyküsü olmayanlar
● Kronik yüksek doz ağrı kesici veya aspirin kullanım öyküsü olmayanlar
Mide Balonu Kimler İçin Uygun Değildir?
● Vücut kitle indeksi 30’un altında olanlar: ABD’de bu sınır geçerliyken, Kanada, Avustralya ve İngiltere’de 27’nin üstü uygun vakalardır.
● Özofajit, mide ülseri, onikiparmak barsağı ülseri, Crohn hastalığı gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları olanlar
● Özofagus veya mide varisleri gibi üst sindirim sistemi kanaması riski taşıyanlar
● Atrezi veya darlık gibi doğumsal veya edinilmiş sindirim sistemi problemleri olanlar
● Mental retarde, duygusal olarak anstabil, psikolojik sorunları belirgin hastalar
● Alkol ve madde bağımlıları
● Hafif de olsa anestezi alamayacak kadar kötü sağlık profili olanlar
● Büyük mide fıtığı olan kişiler
● Daha önce açık karın ameliyatı geçirmiş olanlar
Mide Balonunun Risk ve Komplikasyonları Nelerdir?
Özellikle ilk günlerde şiddetli bulantı olabilir. Motilium ve Primperan bunu yatıştıracaktır. Yetersiz sıvı alımı nedeniyle dehidrasyon olabilir. En az 1 lt serum fizyolojik verilmelidir. İşlem sonrası verilen sıvı alımı ve diyet önerilerine uyulamıyor ve ağır dehidrasyon gelişiyorsa gerekirse yatırarak sıvı – elektrolit replasmanı sağlanmalıdır. Balonun maksimum dayanma süresi 6 aydır. Balonun vaktinden erken inmesini saptamak için metilen mavisi kullanılır. Balonun sağlamlığından şüphe ediliyorsa basit bir karın grafisi veya ultrason yeterli olacaktır. Barsak tıkanıklığı çok çok nadirdir. Balonun indiğinin farkedilmemesi durumunda olur. Yeni nesil balonlar genellikle normal yollarla atılır. Ancak çok nadir durumlarda barsak tıkanıklığı gelişebilir.
Mide Balonu Uygulamasının Sonuçları Nasıldır?
Balonun temel etki mekanizması mide içinde kısmi yer kaplayıcı etkisiyle doyma hissini oluşturma ve gıda alımını kısıtlamadır. Doğru hasta seçimi, uygun diyetetik ve davranışsal tedavi balonun başarısında anahtar noktalardır. Ancak hiçbir hastada kilo verileceğinin garantisi yoktur.
Balonun en etkili olduğu süreç ilk 3-4 aydır. Bu sürede iştahta azalma ve fazla gıda alımında rahatsızlık belirgindir. Beslenme programına sıkı uyum şarttır. Ortalama olarak 15-20 kilo kaybı beklenebilir. Bu limit 0 ile 80 arasında değişebilir. İtalya, Hollanda gibi farklı ülkelerde yüzlerce hasta üzerinde yapılmış çok sayıda çalışmada başarılı sonuçlar bildirilmektedir.
Balonun çıkarılmasından sonra kilo geri alımı mümkündür. Uzun süreli veya kalıcı etkisi olmadığından bazı ülkelerde kullanım alanı bulamamıştır. Hastanın beslenme alışkanlıklarını değiştirmediği durumlarda yetersiz kilo kaybı veya kiloyu koruyamamak gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir.
Mide balonunun uzun vadeli sonuçları hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu yöntemin yeme alışkanlıklarını değiştirmek için bir destek sağlayan, ameliyatsız, düşük riskli ve tekrarlanabilir bir metod olduğunu iyice anlamak zorunludur. Bütün etkiyi balondan beklemek veya balonu müthiş bir tedavi gibi sunmak doğru değildir.
Mide Balonu Uygulamasından Sonra Pratik Öneriler
● Çok yavaş ve iyi çiğneyerek yemelisiniz
● Gıdayı küçük parçalara bölerek ve küçük tabaklarla servis ederek yemeniz faydalı olacaktır
● Asit reflü veya şişkinlik hissettiğiniz anda yemeyi bırakmalısınız
● Günde üç ana ve üç ara öğünü geçmemelisiniz
● Atıştırmaktan kaçınmalısınız
● Günde en az 1.5 lt su içmelisiniz
● Yemekle aynı zamanda su veya sıvı almamalısınız. Öğünlerden önce veya sonra içmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz
● Gazlı içeceklerden ve sert kahvelerden kaçınınız
● Yemekten önce kesinlikle sigara içmeyiniz
● Çok geç saatlerde yemek yemeyiniz
● Yatmadan en az 2 saat önce yeme-içmeyi kesiniz
● Midenizde ağrı hissederseniz öncelikle yatış pozisyonunu değiştiriniz.
● Günde en az 40 dakika egzersiz yapmaya çalışınız.
● Bulantı-kusmanı ilaçlara rağmen düzelmiyorsa, midenizde sabit bir ağrı varsa veya idrarınızda mavilik farkederseniz derhal bize ulaşınız.
Mide Balonundan Sonra Uygulanacak Diyet Önerileri:
Mide balonu kilo verme hedefinize ulaşmanızda size yardımcı olarak iştahınızı yeniden eğitmek için bir araç olarak tasarlanmıştır. Endoskopi yöntemi ile midenize yerleştirilen mide balonu bisikletin arka tekerleği gibi, sizi yeni bir beslenme ve yaşam tarzına alıştırdıktan 6 ay sonra midenizden ve hayatınızdan çıkar. Bu süre içinde size verilen diyet programına ve beslenme talimatlarına uyarsanız mevcut kilonuzun en az % 15-20’sini verebilirsiniz.
Mide balonu çıkarıldıktan sonra da bedenen ve zihnen alışmış olduğunuz yeni beslenme ve egzersiz şeklinizi sürdürerek kilo vermeye devam edebilir veya mevcut kilonuzu koruyabilirsiniz. Yani midenizden çıkmış olsa da yeni alışkanlıklarınızı sürdürmenize bağlı olarak mide balonunun yaşamınızda ki olumlu etkileri devam eder.
Mide balonu takıldıktan sonra bulantı, kusma, hazımsızlık, şişkinlik ve reflü gibi rahatsızlıkları en aza indirgeyerek kolay bir biçimde kilo verebilmeniz için:
● Yemek sırasında ve sıvıları içerken duruşunuzu izleyin. Dik oturun ve yerken iki büklüm olmamaya çalışın. Bu duruş balon pozisyonunuza uygun bir şekilde yardımcı olur ve gıdalara olan toleransınızı artırır.
● Yavaş yiyin ve yutmadan önce yemeğinizi iyice çiğneyin.
● Mide ekşimesi (asit reflü) hissediyorsanız yemek yemeyi durdurun.
● Yemeğinizden 30 dakika önce ve 30 dakika sonra su için. Yemek sırasında içmeyin.
● Doyduğunuzu hissettiğiniz zaman yemeyi bırakın.
● Yatmadan 3 saat önce yemek yemeyi sonlandırın.
● Uyurken bazı rahatsızlık oluşabilir; kendinizi bir yastıkla desteklemeniz gerekebilir.
Merkezimiz bariatrik beslenme uzmanı tarafından size nasıl beslenmeniz gerektiğine dair ayrıntılı bir program verecektir. Bununla birlikte aşağıdaki mide balonu takıldıktan sonra ilk bir ayı içeren haftalık beslenme planı ve bir örnek diyet planı size fikir verebilir.
İlk 24 – 48 Saat: Berrak Sıvı Diyeti
Mide balonu yerleştirildikten sonra ilk birkaç gün mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrısı yaşamanız olağandır. Vücudunuz yabancı bir maddeyi kabul etmeye çalışırken midenizin dinlenmesi ve mide balonuna alışması için ilk 24 saat hiç bir şey tüketmeyin sadece ilaçlarınızı çok az bir su ile içebilirsiniz. 24 saatin devamında ise 24-48 saat arası gün boyunca sadece berrak sıvıları yudum yudum tüketmeniz önerilir. Doktorunuzun talimatlarına uyarak gün boyu su içmeyi de ihmal etmemelisiniz. Mideniz balona alıştığında daha fazla çeşit sıvı alabilirsiniz. Su, süt ve süzme et suyu(yani tavuk, sığır eti ve sebze içeren çorbalar),çok cıvık su kıvamında ayran ,zencefilli papatyalı bitki çayı berrak sıvılara örnektir.
● Yaklaşık 8 bardak su dahil olmak üzere sıvı tüketin.
● Doktorunuzun talimatlarına uyun.
● Belirtildiği gibi vitamin ve takviyelerinizi alın.
● Gazlı içecekler ve alkollü içeceklerden kaçının.
● Dehidrasyona (vücudun susuz kalması) yol açabileceğinden kahve ve çaydan kaçının.
● Kontrol ve takiplerinizi aksatmayın.
2-7. Gün: Tam Sıvı Diyeti:
Bu noktada vücudunuz balona alışmaya devam etmektedir ve yaklaşık iki gün sonra tam sıvıların tadını çıkarabilirsiniz. Tam sıvılar, protein içecekleri ve süzülmüş çorba içerir. Küçük yudumlar halinde almayı ve sıvıları yavaşça içmeyi unutmayın. Yudumlar arasında bir ila iki dakika bekleyin. Bazı kişiler içecekler arasında 10 dakika kadar beklemek zorunda kalabilir. Vücudunuzu susuz bırakmamak için günde en az 8 bardak sıvı alımının olması önemlidir. Bu aşamada berrak sıvılara da devam edebilirsiniz.
● Her yudumda biraz bekleyin.
● Midenizin uyumlanmasına yardımcı olmak için daha küçük yudumlarla için.
● Sıvı alımı günde 8 bardaktan az olmamalıdır.
● Protein içecekleri kalori alımınızı karşılamanıza yardımcı olabilir.
Tam sıvı diyetine örnek:
● Berrak sıvı diyetindeki her şey
● Karnabahar veya kabak çorbası gibi süzülmüş sebze çorbası
● Protein içeceği
Şunlardan kaçının:
● Gazlı içecekler
● Şekerli içecekler, şekerli çaylar, şekerli meyve suları
● Narenciye suları (portakal, greyfurt, ananas, limonata)
● Domates suyu
● Alkol
● Kahve ve enerji içecekleri gibi kafeinli içecekler
1. Hafta: Püre Gıdalar
Tam sıvı diyetinden püre gıda diyetine geçiş sırasında, püre yiyeceklerini rahatça tolere edip edemeyeceğinizi görmek için vücudunuzu dinlemeniz önemlidir. Yaklaşık bir hafta içinde yumuşak gıdalar içeren bir sonraki adıma geçiş yapabileceksiniz. Önceki adımdaki yiyecekleri rahatça tolere edebildiğinizden emin olunuz. Bir sonraki uyumlanma aşamasına geçmek için kendinizi rahat hissedene kadar zaman tanıyın. Rahatsızlık veya baskı hissettiğinizde yemeyi bırakmayı unutmayın.
Basit bir püre nasıl yapılır?
● Adım : Yiyecekleri küçük parçalara ayırın ve bir mutfak robotuna veya blender’a yerleştirin.
1. Adım : Bıçakların üstünü örtmek için sıvı (su, az yağlı tavuk suyu veya elma suyu gibi) ekleyin.
2. Adım: Yumuşak sos kıvamına gelinceye kadar karıştırın.
3. Adım : Herhangi bir yiyecek, tohum veya topak parçalarını süzün.
4. Adım : Püre lezzetini tatlandırmak için baharat ekleyebilirsiniz. Acı sos, kırmızı pul biber ve jalapeno biber gibi sıcak ve acı baharatlardan kaçının.
1. Hafta: Yumuşak Gıdalar
Pürelerden yumuşak gıdalara geçiş aşaması sizi katı yiyeceklere geri döndürmek için hazırlanmıştır. Kalori, yağ ve karbonhidrat miktarı düşük ve yumuşak yiyecekleri seçin. Mevcut geçişe ne kadar iyi uyum sağladığınızı görmek için her zaman vücudunuzu dinleyin. Rahatsızlık, şişkinlik veya baskı hissine dikkat edin. Bunlar yavaşlamak ya da yemeyi tamamen sonlandırmak için işaretler olabilir.
● 20/20 kuralını kullanın: Yiyecekleri en az 20 kez çiğneyin + yemeğinizi yaklaşık 20 dakikada bitirin
● Yavaş yiyin
● Yavaşlama ya da rahatsızlık oluşursa yemeyi bırakın
● Mevcut uyumlanma aşamasından memnunsanız bir sonraki aşamaya ilerleyebilirsiniz
Yumuşak gıdalara örnek:
● Süzme peynir
● Muz ve narenciye gibi yumuşak meyveler (varsa zarlarını çıkarın)
● Yulaf ezmesi
● Soya peyniri
● Avokado
● Humus
● Haşlanmış yumurta
● Tavuk, ton balığı veya somon
1. Hafta : Katı Gıdalar
Dördüncü hafta katı yiyecekleri içeren son diyet geçişidir. Bu aşamadan itibaren katı gıdalar tüketmeye devam edeceğiniz anlamına gelir.
● Her defasında bir katı yiyecek deneyin ve nasıl hissettiğinize bakın. Ham veya sert yiyeceklerden önce pişirilmiş gıdalarla başlayın.
● Nişastası balona yapışarak ağız kokusuna neden olabilen pirinç, ekmek ve makarna gibi yiyecekleri kısıtlayın.
● Her yemekten 30 dakika önce bir bardak su için.
● Balonun temizlenmesi için her yemekten 30 dakika sonra iki bardak su için.
● Yemek sırasında içme suyundan kaçının.
● Medikal programınıza uygun olarak multivitamin alın.
● Kızarmış gıdalardan uzak durun. Bunun yerine pişirin, kaynatın, barbekü yapın veya kavurun.
● Sıvı yağ, katı yağ, krema, şeker, mayonez, jöle, reçel ve margarini yağ veya şeker içeriği yüksek olabileceği için sınırlandırın.
Katı gıdalara örnek:
● Elma
● Salatalık
● Yağsız dana biftek
● Izgara tavuk göğsü
● Izgara somon
● Buğulanmış çipura veya pisi balığı
● Pancar küpleri
● Hafif soslu salata
● Mini hindi köftesi
● Yumuşak veya sert haşlanmış yumurta
● Ispanaklı yumurta
● Pişmiş havuç
● Tavuklu sandviç
● Haşlanmış karides
Güvenli ve etkili bir şekilde kilo vermek için sağlıklı beslenme önerisi:
● Kalori: 1000 – 1200
● Protein: 75 – 105 gr
● Karbonhidratlar: 75 gr’dan az (daha hızlı sonuç için 25 – 50g)
● Yağ: 40 – 50 gr
● Şeker: 25 gr’dan az
Örnek diyet planı:
Kahvaltı: Protein içeceği, yarım muz (isteğe bağlı)
Ara öğün: Çubuk peynir
Öğle yemeği: 85 gr tavuk, ¼ avokado, 56 gr pişmiş sebze, fasulye veya tam tahıl
Ara öğün: 15 Badem
Akşam yemeği: 85 gr somon, 56 gr nişastasız sebze
Ara öğün: Yağsız Yoğurt, ¼ meyve
Diyetinizde çoğunlukla yağsız protein ve nişastasız sebzelere odaklanın. Yağ aynı zamanda sağlıklı bir ilavedir ancak kilo vermeyi olumsuz yönde etkileyebileceğinden sınırlandırılması gerekir. Meyve, tam tahıl ve fasülye de diyete sağlıklı eklemelerdir ancak ılımlı olarak yenilmeli ve mümkünse her zaman protein ile birlikte tüketilmelidir.
Apollo Endoskopik Gastrik Plikasyon Metodu
Apollo Overstitch fleksibl bir endoskop yoluyla, tam kat cerrahi dikiş koymayı sağlayan ve son zamanların en büyük cerrahi buluşlarından biri olan bir yöntemdir. Diğer yöntemlerdeki gibi hastanın karnında kesi yapılması gerekmez. Obezitenin primer tedavisinde ağız yoluyla ve ameliyatsız olarak uygulanabildiği gibi, geçirilmiş obezite ameliyatından sonra tekrar kilo alımı görülen hastalarda da kullanılabilir.
Bu minimal invaziv işlem obezite hastalarının sağlıklı bir diyet ve egzersizle de birleştirildiğinde, ciddi miktarda kilo vermelerini ve yaşam kalitelerinin yükselmesini sağlar.
Overstitch Endoscopic Suturing System Teksas, Amerika menşeli Apollo Endosurgery firmasının bir ürünüdür. Bu yöntemde, ağız yoluyla mideye girilerek içeriden dikişler konarak mide hacminin azaltılması sağlanır. Alınan gıda miktarının azalması ve erken doyma hissinin oluşması kilo kaybına yol açar. Karında hiçbir kesi yapılmadan, yani ameliyatsız olarak mide hacminin küçültülmesini sağlayan bu yöntem sayesinde, geleneksel cerrahinin olası risk ve komplikasyonlarından da korunulmuş olur.
Tüm girişimin ağız yoluyla gerçekleştirilmesi işlem sonrası toparlanma sürecini de çok hızlandırır. Prodesür maksimum hasta güvenliğini sağlamak için genellikle genel anestezi altında ve ameliyathane şartlarında gerçekleştirilir. Hasta aynı gün veya bir gün sonra evine dönebilir.
İyileşme süreci hızlı ve ağrısızdır. Hasta çok erken dönemde normal günlük aktivitelerine dönebilir. Metodun maksimum başarıya ulaşması için hastalar işlem sonrası diyet önerilerine uymalıdır.
Apollo Overstitch aşağıdaki hastalar için uygun bir yöntemdir:
• BMI (Body Mass Index, vücut kitle indeksi) 30-35 arasında olan ve klasik obezite cerrahisi sınırlarının altındaki hastalar
• Band, sleeve veya bypass gibi cerrahi yöntemleri olası risk ve komplikasyonlarından dolayı istemeyen hastalar
• Diyet denemelerine rağmen kalıcı kilo kaybı sağlayamamış hastalar
• Mide balonu uygulaması geçirmiş ve tekrar kilo almış hastalar
• Mide bandı operasyonu geçirmiş ancak başarısız olmuş hastalar
• Sleeve gastrektomi veya bypass operasyonlarından sonra genişleme nedeniyle tekrar kilo alan hastalar
Yöntemin uzun vadeli etkileri çok merkezli büyük bir çalışma ile de kanıtlanmıştır. 2013 Ocak-2015 Aralık ayları arasında beş merkezde işlem uygulanan hastalar geriye dönük incelenmiştir. Bütün metodlar Apollo OverStitch cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Apollo gastroplikasyon metodu ülkemizde de ilk kez 2014 yılında Op.Dr.Murat Üstün tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bu geniş uluslararası seride toplam 248 hasta incelenmiş olup, ortalama yaş 44.5, ortalama BMI değeri ise 37.8’dir. 6 ve 24. aylarda sırasıyla 33 ve 35 hasta takipten çıkmıştır. 6. ayda kilo kaybı total vücut ağırlığının % 15.2’si, 24 ayda ise 18.6 olmuştur. Merkezler arasında kilo kaybı açısından fark izlenmemiştir. 24. ayda % 10’dan fazla toplam vücut ağırlığı kadar kilo kaybı oranı % 84.2’dir. 6. aydaki kilo kaybı, 24. aydaki başarıyı da belirleyen önemli bir göstergedir. Tüm seride 5 vakada (% 2) ciddi yan etki ortaya çıkmıştır.
Günümüzde bariatrik ve metabolik cerrahi girişimlerinin ameliyatsız yöntemlerden çok daha etkili olduğu kanıtlanmış durumdadır. Bu etki, sindirim sisteminin nöroendokrin sinyalizasyonunu, hareketlerini, otonom sinir sisteminin sinyalizasyonunu, safra asidi dolaşımını ve mikrobiyotayı değiştiren; mide ve ince barsaklara yapılan anatomik müdahalelerden kaynaklanır. Bu değişiklikler vücut yağ kompozisyonunda azalmaya, vücutta kiloyla bağlantılı ya da bağlantısız metabolik ve mekanik düzelmelere yol açar. Bununla birlikte, cerrahi kilo verdirme seçenekleri erişilebilirlik, maliyetler, kısa ve uzun vadeli riskleri nedeniyle kısıtlı bir kitleye ulaşabilmektedir.
Bu nedenle, cerrahi işlemlerin etkilerini taklit edebilen endoskopik bariatrik manüplasyonlar daha düşük maliyet ve risk oranlarıyla obez hastalara daha etkili ve güvenilir alternatifler sunmaktadır.
Endoskopik sleeve gastroplasti (endoskopik mide küçültme) karında kesi oluşturmadan gerçekleştirilen, minimal invaziv bir tekniktir ve obezite tedavisi için geliştirilmiştir. Endoskopik mide küçültme endoskopik olarak, yani ağızdan girilerek konulan tam kat ve üçgen formatındaki dikişlerle mide çıkışına yakın gölgeden, yemek borusu-mide bileşkesine kadar olan bölgede midenin daraltılmasını ve böylece mide hacminin küçültülmesini sağlar.
Midenin sol ve geniş tarafını boylu boyunca katlama işlemi FDA tarafından onaylanmış ve ticari olarak bulunabilen Apollo OverStitch adında endoskopik dikiş cihazı ile gerçekleştirilir.
Daha önce gerçekleştirilen pilot çalışmalarda teknik uygulanabilirliği, güvenliği ve kısa dönem etkinliği kanıtlanmıştır. Ayrıca güncel bir çalışmada endoskopik mide küçültme işlemiyle erken doyma, mide boşalmasında gecikme ve insülin direncinde düzelme gibi istatistiksel olarak anlamlı fizyolojik değişimler gösterilmiştir.
İspanya Madrid Sanchinarro Üniversite Hastanesi, NewYork Weill Cornell Medical College, Minnesota Mayo Clinic tarafından gerçekleştirilen güncel bir çalışma yöntemin uzun vadeli etkinliğini ve uzun vadeli etkilerin göstergelerini ortaya koymuştur.
Bütün işlemler endoskopi ünitelerinde gerçekleştirilmiştir. Tüm işlemler genel anestezi altında yapılmıştır. Bazı merkezlerde hastalar ilk gün hastanede yatırılarak izlenmiş, bazılarında ise aynı gün taburcu edilmiştir. Bütün hastalara ağız yoluyla antibiotik, gerektikçe bulantı gidericiler ve günlük mide koruyucu verilmiştir. İşlemden sonra 2-3 hafta kadar sıvı protein shake leri, sonraki 2 hafta püre diyet ve sonra normal diyet verilmiştir.
Ortalama 1200 kalori içeren ve 70 gr protein sunan bir diyet programı oluşturulmuştur. Ayrıca günlük olarak çiğnenebilen bir vitamin tableti ve yeterli su tüketimi de önerilmiştir.
24 ayda toplam vücut ağırlığının % 10 ve fazlasının kaybı başarı kriteri olarak kabul edilmiştir. 6-12-18 ve 24. aylarda kontrol ve ölçümler tekrarlanmıştır. 248 hastanın % 13’ü kontrollere gelmemiştir. Kalanlarda 6. ayda toplam vücut ağırlığının kaybı % 15.4 olmuştur. 24. ayda ise bu oran % 18.6’ya çıkmıştır.
İşlemden sonra karın ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler görülebilir. Bunlar herhangi bir müdahale gerektirmemiştir. İki vakada mide çevresinde iltihabi sıvı birikimi görülüp, radyolojik olarak boşaltılmış ve antibiotiklerle gerilemiştir. 1 vakada 72. saatte pulmoner emboli gelişmiştir. bir vakada pnömotorax nedeniyle göğüs tüpü gerekmiştir. Sorun gelişen 5 hasta da cerrahi bir işlem gerektirmeden tamamen düzelmiştir.
Bu çalışmada da görüldüğü gibi, endoskopik mide küçültme hafif ve orta dereceli obez hastalarda tıbbi tedavi ile obezite ameliyatları arasındaki boşluğu doldurabilir. Özellikle son günlerde endikasyon dışı ameliyatların hedefi olan bu grup için Apollo endoplikasyon son derece düşük riskli ve etkili bir metoddur.
Sonuç olarak, endoskopik mide küçültme cerrahi tedavilerin bir alternatifi olarak düşünülmemelidir. Ancak, ameliyat kriterlerini karşılamayan vakalarda, ameliyatın yüksek riskli olduğu durumlarda ve riskleri nedeniyle ameliyattan kaçınan obez kişilerde umut vaadeden ve uzun vadeli etkisi gösterilmiş bir metoddur. Elbette yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme önerileri ile de desteklendiğinde toplam vücut ağırlığının beşte birine yakın kayıp sağlayabilir ve bu etkisini 24 ay ve sonrasında da sürdürür.
OBEZİTE CERRAHİSİ NEDİR?
Obezite cerrahisi kısaca sağlık problemleri oluşturacak ağırlıkta, diyet ve egzersiz gibi metodlarla çözülememiş aşırı kilo sorununun çözümü için sindirim sistemi üzerinde uygulanan bir grup cerrahi yöntemi içeren bir terimdir.
Obezite cerrahisi kimler için uygundur:
● 18-60 yaş arası: Klasik literatürde sınırlar bu şekilde olmakla birlikte, güncel sınırlar çocukluk ve ergenlik çağı obezitesinin giderek artmasıyla sınır 12 yaşa kadar alta inmiş; beklenen yaşam süresinin uzamasıyla da hastanın genel sağlık durumu izin vermek ve yarar-zarar hesabı çok dikkatli yapılmak kaydıyla 70’li yaşlara kadar üste çıkmıştır.
● Beden kitle indeksi 40kg/m2 ve üzerinde olanlar
● Beden kitle indeksi 35-40 kg/m2 arasında olan ve yandaş hastalığı olan, cerrahi metodlarla sağlanan kilo kaybının metabolik hastalıklar, kardiyovasküler ve respiratuar hastalıklar, eklem hastalıkları gibi sorunlar üzerinde olumlu etkisi olacağı düşünülen hastalar
● Beden kitle indeksi 30 ve üzerinde olup, kontrolsüz diyabeti olan kişiler için uygundur.
OBEZİTE CERRAHİSİNE GENEL BAKIŞ
Obezite cerrahisi metodları farklı birçok ameliyatı içerse de, temelde etki mekanizmaları iki grupta incelenebilir. Bunlar alınabilecek gıda miktarını kısıtlayıcı (restriktif) etki ve gıdaların emilimini azaltan (malabsorbtif) etkidir.
Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Band
Kısıtlayıcı türden ameliyatların en eski örneklerindendir. Ayarlanabilir silikon gastrik band metodunda, yemek borusu ile mide bileşkesinin yaklaşık 20 mm altından, midenin çevresine bir silikon band yerleştirilmektedir. Bandın iç çeperi uzunlamasına bir balon, ya da bisiklet lastiği gibidir. Bu balon ince bir tüp aracılığı ile deri altına yerleştirilen bir porta bağlanır.
Band ameliyat sırasında inik olarak bırakılır, fakat yaklaşık 1 ay sonra ciltaltındaki porttan serum enjeksiyonları ile kademeli olarak şişirilir. Bu sayede ameliyattan sonra mide geçişinin boyutu basit bir müdahale ile değiştirilebilmektedir.
Silikondan imal edilen ve herhangi bir alerjik etkisi olmayan band, mideyi adeta kum saati gibi iki bölmeye ayırır. Üstte kalan küçük mide poşu gıdalarla dolduğunda erkenden doyma hissi oluşur ve böylece gıda alımı azaltılmış olur. Son yıllarda gerek yabancı cisme bağlı yan etkileri, gerekse kilo verme başarısındaki düşük oranlar nedeniyle giderek terkedilmeye başlanan bir metoddur. Ayarlanabilir gastrik band sonrası ilk 1 ay boyunca tüm ilaçlar çiğnenebilir, ezilebilir ya da sıvı formda olmalıdır.
Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Band
Cerrahisi Sonrası Vitamin Mineral Desteği
VİTAMİN-MİNERAL TÜRÜ | DOZAJ |
Demir içeren yetişkin multivitamini | Günlük |
D vitamini içeren kalsiyum sitrat | Toplam 1200-1500 mg olması için günde 3 kez 400 mcg |
B12 vitamini | B12 vitamin değeri düşük değilse gerek yoktur |
B kompleks vitaminleri(tiamin içeren) | Tiamin dozajı günlük 75-100 mg olmalıdır. |
demir (C vitamini ile birlikte alınmalı)Kalsiyum ile birlikte alınmamalı | Demir: günlük 15 mgC vitamini: günlük 500 mg |
ÇinkoBiyotinSaç dökülmesini en aza indirgemek için isteğe bağlı kullanılabilir | Çinko: günlük 15 mgBiyotin: günlük 300 mcg |
Mide Katlama (Laparoskopik Gastrik Plikasyon) Ameliyatı
Laparoskopik büyük kurvatura plikasyonu, laparoskopik gastrik plikasyon, gastrik imbrikasyon, pseudosleeve veya mide katlama gibi farklı adlarla da bilinen mide katlama ameliyatı, gıda alımını kısıtlamak amacıyla kesi yapılmadan, dikişlerle midenin küçültülmesi esasına dayanır. Mide hacmi ortalama olarak % 75 azaltılmaktadır.
Mide katlama ameliyatı laparoskopik olarak gerçekleştirilir. Operasyon ortalama 40 dakika kadar sürer. Önce tüp mide ameliyatındakine benzer şekilde, midenin geniş kenarındaki damar bağlantıları mide çıkışından yemek borusu bileşkesine kadar serbestleştirilir. Ardından mide dokusu içeriye katlanarak iki tabaka dikişle hacim küçültülür.
Tüm obezite ameliyatlarında olduğu gibi mide katlama ameliyatından sonra da uyulması gereken beslenme kuralları vardır. İlk 1-2 hafta sıvı gıdalarla beslenilmelidir. 3-4. Hafta sebze ve diğer çorbalara başlanmalıdır. 7-8 hafta sonra düzenli bariatrik diyete geçilebilir. 3-4 çorba kaşığından oluşan sağlıklı besinleri içeren diyetiniz bariatrik diyetisyenimiz tarafından belirlenecektir.
Bazı ülkelerde henüz deneysel aşamada kabul edilen bu metodun ülkemizdeki ilk uygulamaları tarafımızdan yapılmış ve 48 vakalık bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Birçok araştırmacı tarafından diğer prosedürlere yakın başarılı sonuçlar bildirilmiştir.
Erken dönemde kilo kaybı ortalama % 30-55 olup, bu değer mide bandına eşit, sleeve ve gastrik bypass ameliyatlarının altındadır. Tip 2 diyabet gibi yandaş hastalıklarda karşılaştırılabilir düzelmeler elde edilmektedir.
Mide Katlamanın Risk ve Komplikasyonları Nelerdir?
Tüm diğer obezite cerrahisi yöntemleri gibi, mide katlamanın da nispeten oldukça düşük risklerle uygulanması mümkündür. Erken dönemde komplikasyon oranları % 1-9 arasında değişir. Bu ameliyata bağlı ölüm riski bildirilmemiştir. Ciddi bir komplikasyon gelişmesi riski ise % 1’in altındadır.
Erken dönemde en sık görülen problemler bulantı ve kusmadır. Bunlar genellikle ilaç tedavisi ile yatışır ve ameliyattan 1 hafta sonrasında normale döner. Bu yan etkilerde uygulanan tekniğin önemli olduğunu bildiren bir çalışma da mevcuttur.
Özet olarak, bu tekniğe karar verecekseniz mutlaka tüm diğer yöntemlere de hakim, deneyimli bir bariatrik cerrahla yola çıkmalısınız. Sonrasında da eğer revizyon gerekecek olursa bunun obezite cerrahisi revizyonları arasında en güç olanlarından biri olduğunu unutmamalısınız.
Teknik özellikler açısından mide katlama ameliyatı en fazla sleeve gastrektomi, yani tüp mide ameliyatına benzemektedir. Tüp mide ameliyatında midenin bir bölümü staplerle zımbalanarak kesilip çıkarılmakta, burada ise aynı bölüm korunarak dikişlerle daraltma sağlanmaktadır.
Bu ameliyatın çıkış felsefesinde iki önemli nokta, tüp mide ve gastrik bypassa yakın oranda kilo kaybı sağlanabileceği ve mide bandına benzer şekilde potansiyel olarak geri dönüştürülebilir bir ameliyat olduğudur. Yanısıra bypass veya duodenal switch ameliyatlarındaki gibi, sindirim sisteminin doğal akışı değiştirilmemektedir. Mide bandında olduğu gibi vücuda herhangi bir yabancı cisim yerleştirilmemektedir. Midenin bir bölümü çıkarılmadığından ve stapler hattı olmadığından kaçak riski minimuma inmektedir. Bizim serimizde kaçak oranı 0’dır.
Dezavantajlarına baktığımızda ise, kısa ve uzun vadede daha düşük kilo kaybı sağlanmaktadır. Ameliyat sonrası tüp mide ameliyatına oranla daha konforsuzdur. Başarı oranı hastanın yeme alışkanlıklarını değiştirmesine tüm diğer obezite ameliyatları gibi, hatta belki daha fazla bağlıdır. Burada fundus çıkarılmadığı için Ghrelin etkisi tüp mide ameliyatındaki gibi güçlü olmamaktadır. Çalışmalara göre, daha düşük BMI değerindeki hastalarda kilo kaybı ve korunması yüksek olanlara göre daha iyi olmaktadır.
Tekniğe özgü sorunlardan birisi ise, özellikle hastanın yeme alışkanlıklarını değiştirmemekte direnmesine ve fazla miktarda gıda tüketmesine bağlı olarak plikasyon sütürlerinin açılması veya aradan bir mide bölümünün fıtıklaşmasıdır. Bu durumda, gerek yetersiz kilo kaybı ve geri kilo alımı, gerekse fıtıklaşmaya bağlı kusma ve mide boşalmasının bozulması nedeniyle revizyon ameliyatı gerekli olabilmektedir.
Mide katlama ameliyatından sonra yaşanabilecek sorunlar veya yetersiz kilo kaybı, ya da kilo geri alımı nedeniyle ikinci bir ameliyat gerektiğinde, bunun ilk ameliyata göre teknik olarak çok daha güç ve deneyim isteyen bir ameliyat olduğu unutulmamalıdır.
Çünkü ameliyat, obezite cerrahisine yeni başlayan adaylar arasında gerek kaçak riskinin düşüklüğü, gerekse stapler maliyetlerinin olmaması nedeniyle ucuzluğu yüzünden rağbet görmekte, ancak bu primer cerrahların revizyon yapacak deneyimi bulunmamaktadır. Bu nedenle, mide katlama ameliyatınızı nerede olursanız olun, revizyonlarda mutlaka deneyimli bir cerrah ve merkezi tercih etmelisiniz.
Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide Ameliyatı)
Tüp mide ameliyatı teknik olarak midenin depo görevi gören geniş kısmının çıkarılması işlemidir. Sonuçta midenin yaklaşık % 80’lik kısmı çıkarılmış olur. Aslında çıkarılan kısım kişiden kişiye değişir, sabit olan bırakılan hacimdir. Böylece normalde 1.5-2 lt hacmi olan mide kabaca 30-150 ml hacminde (muz şeklinde) ince bir tüpe dönüştürülür. Amaç bir seferde yenebilecek gıda miktarını azaltmaktır. Tüp mide ameliyatında sindirim sisteminin doğal akışına herhangi bir müdahale yapılmamakta ve emilim etkilenmemektedir. Endoskopik olarak sindirim sisteminin doğal seyrini izlemek mümkündür.
Midenin çıkarılan ve anatomik olarak fundus adı verilen kubbe bölümü vücutta Ghrelin adı verilen hormonun % 90’ının salınımından sorumlu bölümdür. Ghrelin iştah ve doyma mekanizmasında etkilidir ve insülin karşıtı bir hormondur. Ghrelin düzeylerinin ameliyattan sonra 6-12 ay süreyle ciddi şekilde düşmesi nedeniyle, tüp mide ameliyatı aslında sadece kısıtlayıcı değil, bu yanıyla metabolik etkili bir ameliyattır. Ghrelinin seviyesinin düşmesiyle insülin direnci kırılır, vücudunuz aldığınız kalorileri harcayabilir hale gelir.
Sleeve Gastrektomi
Cerrahisi Sonrası Vitamin-Mineral Desteği
VİTAMİN-MİNERAL | DOZAJ |
Yetişkinler için demir içeren bariatrik multivitaminler | Günlük |
D vitamini içeren kalsiyum sitrat | Toplam 1200-1500 mg için günde 3 kez 500 mcg olarak |
Vitamin B12 | 500 mcg günlük dilaltı veya aylık 1 cc burun spreyi enjeksiyonu haftalık |
B-kompleks vitaminleri (tiamin içeren) | Tiamin dozu günlük 75-100 mg olmalıdır. |
Demir (C vitamini ile birlikte alınmalıdır) Kalsiyum ile birlikte almayınız! | Demir Günlük 15 mgC Vitamini: Günlük 500 mg |
Çinko Biotin (B7 vitamini) Saç dökülmesini en aza indirmek için isteğe bağlı olarak kullanılabilir | Çinko: günlük 15 mgBiyotin: günlük 300 mcg |
Gastrik Bypass
Gastrik bypass ameliyatı hem restriktif (kısıtlayıcı), hem de malabsorbtif (emilimi azaltıcı) ameliyatlardandır. Mantığı yemek borusunun devamında küçük bir mide bölümünü ayırmak ve devamlılığı ince barsağın ileri seviyelerine açılan yeni bir geçişle sağlamaktır. Midenin geri kalan kısmı ve ince barsağın yaklaşık 1.5-2 m’lik kısmı ise çıkarılmaz, sadece içine gıda giremeyecek şekilde devre dışı bırakılır. Bu mide ve barsak bölümlerinin damarsal yapıları korunduğu için hayatiyetlerinde herhangi bir sorun gelişmez.
Temel olarak iki tip gastrik bypass ameliyatı vardır:
*Roux-en-Y Gastrik bypass
Obezite cerrahisinde geçtiğimiz on yıllarda özellikle Amerika’da altın standart yöntem olarak tanımlanmıştır. Hem kısıtlayıcı hem de emilim engelleyici bir ameliyat yöntemidir. Ancak günümüzde yerini giderek sleeve gastrektomi, mini gastrik by-pass ve transit bipartisyon gibi ameliyatlara bırakmaktadır. 2003 yılında tüm obezite ameliyatlarının %63 ünü oluşturan bu ameliyat 2013 yılında %46’ya, 2016 yılı itibarı ile %25’ lere kadar gerilemiştir. Diğer ameliyat yöntemlerinde görülebilen fazla kilo kaybı, tekrar kilo alımı veya özellikle mide fıtığı ve şiddetli reflü gibi komplikasyonlardan sonra revizyonel cerrahi yöntemi olarak da kullanılabilir.
Diğer ameliyat yöntemlerine üstünlükleri
1-Safra reflüsü daha az görülür.
2-Hem kısıtlayıcı hem emilim engelleyici kombine bir yöntemdir.Bu anlamda etkinlik olarak mide bandı ve tüp mide gibi ameliyatlardan bir üst gruptur.
3-Hem obezite hem Tip 2 diyabet üzerine tedavi edici etkisi vardır.
4-İlk obezite cerrahisi ameliyat şeklidir. 60 yıla yakın süredir tüm teknik özellikleri ve olası komplikasyonları hakkında deneyim birikmiştir.
Diğer ameliyat yöntemlerine göre dezavantajları
1-Obezite ameliyatlarından sonra %20-80 sıklıkla yeni safra taşı oluşumu görülmektedir. Taş oluşumu sadece safra kesesinde değil, ana safra kanalında da olabilir. Bypass ameliyatları geride kalan mideye endoskopik olarak girmeyi ve ana safra kanalına düşen safra taşlarını çıkartmak için kullanılan ameliyatsız ERCP ( Endoskopik olarak ağız yoluyla ana safra kanalından taş çıkartılma işlemi) işlemini engeller.
2-Uzun dönemde ağız yoluyla veya bazen parenteral (damardan) Demir, Folik asit ve B12 gibi gibi eser element ve vitamin destekleri gerekebilir.
3-Revizyon gerekliliği durumunda, diğer ameliyat yöntemlerine dönüştürülmesi zordur. Roux-en-Y ameliyatından sonraki ilk 3 ay boyunca tüm ilaçların çiğnenebilir, ezilebilir ya da sıvı formda olması gerekir.
Cerrahi Sonrası Vitamin Mineral Desteği
VİTAMİN-MİNERAL TÜRÜ | DOZAJ |
Demir içeren yetişkin multivitamini | Günlük |
D vitamini içeren kalsiyum sitrat | 1200-1500 mg |
B12 vitamini | 500 mcg günlük dilaltı veya1 cc aylık enjeksiyon veyahaftalık burun spreyi |
B kompleks vitaminleri(tiamin içeren) | Tiamin dozajı günlük 75-100 mg olmalıdır. |
demir (C vitamini ile birlikte alınmalı)Kalsiyum ile birlikte alınmamalı! | Demir: günlük 15 mgC vitamini: günlük 500 mg |
ÇinkoBiyotinSaç dökülmesini en aza indirgemek için isteğe bağlı kullanılabilir | Çinko: günlük 15 mgBiyotin: günlük 300 mcg |
*Mini Gastrik Bypass (One Anastomosis Gastric Bypass)
Obezite cerrahisinde geçtiğimiz yıllarda özellikle Amerika’da altın standart yöntem olarak tarif edilen Roux n-y gastrik bypass ameliyatının iyi bir alternatifidir. Hem kısıtlayıcı ve hem emilim engelleyici bir ameliyattır. Mide hacmi 30-50 cc kadar kalır ve yaklaşık 2 metrelik ince bağırsak kısmı emilim yüzeyinden çıkartılır. Hastanın uzun dönemde ağız yoluyla veya damardan demir ve vitamin kullanması gerekebilir. Uzun dönem metabolik etkileri roux n-y gastrik bypass ameliyatı ile benzerdir. Son çalışmalarda Tip 2 diyabet üzerindeki etkisinin neredeyse iki kat kuvvetli olduğu gösterilmiştir.
Diğer ameliyat yöntemlerine üstünlükleri
1-Hem kısıtlayıcı hem emilim engelleyici kombine bir yöntemdir.
2-Hem obezite hem Tip 2 diyabet üzerine tedavi edici etkisi vardır.
3-Tek anastomoz yapıldığı için komplikasyon riski daha azdır.
4-Revizyonel cerrahi gerektiğinde diğer ameliyatlara geçişi nispeten kolaydır.
Diğer ameliyat yöntemlerine göre dezavantajları
1-Obezite ameliyatlarından sonra %20-80 sıklıkla görülen yeni safra taşı oluşumu görülmektedir. Günümüzde ana safra kanalına düşen safra taşlarını çıkartmak için kullanılan ERCP ( Endoskopik olarak ağız yoluyla ana safra kanalından taş çıkartılma işlemi) işlemini engeller.
2-Uzun dönemde ağız yoluyla veya parenteral (Damardan) Demir, Folik asit ve B12 gibi eser element ve vitamin replasmanı gerekebilir.
Duodenal Switch
Mide tüp mide haline getirildikten sonra ince bağırsağın 2 metrelik kısmı sindirim yüzeyinden çıkartılmaktadır. Hem kısıtlayıcı ve hem emilim engelleyici bir yöntemdir. Safra tuzları ve besin maddelerinin ayrı yollardan ince barsağın son kısmına geçmesi sağlandığı için özellikle yağlı yiyecekler tüketen hastalar için özel olarak geliştirilmiş bir metottur.
Yağ emilimini azaltması açısından metabolizmaya olan etkileri diğer ameliyatlara göre daha belirgindir, ameliyat uzun dönemde kilo vermeyi kolaylaştırır. Duodenal Switch ameliyatı, bir mide bypass ameliyatı değil, ince bağırsak bypass ameliyatıdır. Kilo vermeyi sağlayan ameliyat metodları arasında en etkililerinden biri olmasına rağmen ameliyat sonrası riskleri daha fazla olabilir. Bu nedenle bu konuda uzman bir hekim tarafından hasta için mutlak gerekli ise yapılmalıdır. Dünyada uygulama oranları çok düşüktür.
Diğer ameliyat yöntemlerine üstünlükleri
1-Bütün obezite ameliyat yöntemleri arasında yağ emilimini en çok azaltan yöntemdir.
2-Hem antidiyabetik hem de kilo verdirici etkisi en güçlü ameliyatlardan birisidir.
Diğer ameliyat yöntemlerine göre dezavantajları
1-Safra tuzları ile mideden gelen besinler ince bağırsağın son kısmında karşılaştığı ve 12 parmak barsak tamamen bypass edildiği için ciddi vitamin, eser element ve protein eksikliği görülebilir.
2-Revizyon ihtiyacı genellikle aşırı kilo ve protein kaybına bağlıdır.
SADI-S Ameliyatı (Tek Anastomozlu Duodenoileal Bypass)
Duodenalswitch ve biliyopankreatik diversiyon gibi teknik olarak güç ve ciddi yan etkileri olan ameliyatlara alternatif olarak ortaya çıkmış bir yöntemdir. Alternatifi olduğu diğer iki ameliyata göre daha az morbidite ve morbiditeye sahip bir ameliyat yöntemidir.
Mideye tüp mideye oranla daha geniş bir tüp formu verilir ikinci aşamada ise ince bağırsağın son 250 cm lik kısmı mide çıkışına uçyan olacak şekilde bağlanır. Duodenalswitch ve biliyopankreatikdiversiyon ile kıyaslandığında tek bir anastomozun olması komplikasyon riskini azaltmaktadır. Uzun süren uluslararası çalışmalar ve vaka takiplerinin incelenmesi sonucunda mini gastrik bypassla birlikte 2018 yılında IFSO (Dünya Obezite Cerrahisi Derneği) tarafından standart obezite ve metabolizma cerrahisi metodları arasına alınmıştır.
Diğer ameliyat yöntemlerine üstünlükleri
1- Metabolik etkisi ( Antidiyabetik etkisi) diğer iki ameliyat yöntemi ile eşdeğerdir. Buna rağmen diğer iki ameliyatta görülen mortalite ve komplikasyon oranlarından daha düşük oranlara sahiptir.
2- Pilor korunduğu için reflü riski azdır ve mide boşalması uzun sürer.( Hasta sık sık beslenmek zorunda kalmaz)
3- Diğer obezite ameliyatlarına göre tekrar kilo alma nedeni ile revizyon ihtiyacı yok denecek kadar azdır. Revizyonu deneyimli bir bariatrik cerrah için oldukça kolaydır ve sadece emilim azaltıcı mesafenin değiştirilmesinden ibarettir.
Diğer ameliyat yöntemlerine göre dezavantajları
1- Metabolik etkisi o kadar güçlüdür ki bazı hasta grubunda (Anastomoz mesafesi hastaya uygun olmayan ya da emilim bozucu etkisi fazla gelen hastalarda ) oral protein desteği gerekir.
2- Nadiren aşırı protein ve kilo kaybı nedeni ile revizyon gerekebilir.
3- Uzun dönemde hastaların demir, vitamin ve eser elementleri damar yoluyla kullanması gerekebilir.
Aslında tam ve doğru adı Transit Bipartitisyon olmasına ve Türkiye’de ilk kez tarafımızdan tanıtılıp duyurulmasına rağmen, ülkemizde son zamanlarda popüler hale gelen bu metod hatalı çeviriyle Transit Bipartisyon olarak bilinir hale gelmiştir. Bu nedenle biz de mecburen bu adlandırmayı kullanmak durumundayız.
Sleeve gastrektomi + Transit bipartisyon ameliyatı ilk kez Sergio Santoro’nun 2012’deki makalesiyle duyurduğu nispeten yeni bir tekniktir. Ameliyatın mantığı, endüstrileşme ile ince barsağın ileri seviyelerine kadar sindirilmemiş gıda kalmaması yüzünden, modern diyetlere bağlı olarak patlama derecesinde artan obezite ve diyabeti önlemenin, bu işlemi geri çevirmekle mümkün olabileceğidir.
Daha 90’lı yıllarda birçok çalışmada sindirim sisteminin ilk kısımlarında artmış emilimin enterohormonal hastalıklara ve başta da diyabete yol açtığının ipuçları ortaya çıkmıştır. 1997’de jejunoileal bypass denen eski bir obezite ameliyatının uzun süreli GLP-1 salımına yol açarak etki gösterdiği kanıtlanmıştır. 1998’de dünya, diyabetin aslında foregut, yani sindirim sisteminin ilk kısmının bir hastalığı olduğunu ileri süren bir makaleyle sarsılmıştır. Böylece, emilim azaltıcı prosedürler ilgi alanı haline gelmeye başlamıştır.
Bariatrik ve metabolik cerrahinin tarihindeki bu gelişmeler ışığında, barsak sistemindeki bu sinyalizasyon hatasını düzeltmek üzere yeni yaklaşımlar geliştirilmeye başlanmıştır. Santoro’nun makalesinde yüksek glisemik indeksli gıdaların sindirim sisteminin ilk kısmında hormonal hiperaktiviteye yol açtığı ve son kısımlarda ise hipoaktivite geliştirdiği belirlenmiştir. İşte transit bipartitisyon bu dengesizliği düzeltmek üzere geliştirilmiştir.
Santoro, 1020 obez hastayı incelemiştir. Bu hastalarda ortalama % 94’e varan fazla kilonun kaybedildiği görülmüş, hastalar erkenden doyma hissi ile, diyabette % 86 düzelme yaşamıştır. Ölüm oranı binde 2’dir. Ciddi emilim bozukluğu ise görülmemiştir. Kısacası transit bipartisyon hızlı, etkili ve kalıcı kilo kaybına ve yandaş hastalıklarda belirgin düzelmeye yol açabilen çok etkili bir ameliyattır.
Loop Transit Bipartisyon ise şimdiye kadarki bütün metodlardan elde edilen verilerle geliştirilen, Tip 2 diyabetin tedavisinde en az diğer ameliyatlar kadar etkili, nispeten daha düşük riskli bir varyasyondur. Yöntem teknik olarak kolay ve güvenli bir metod olup, en büyük artısı derin vitamin mineral eksikliklerine yol açmamasıdır. Sleeve gastrektominin etkisiyle erken doyma hissi ve iştah azalması görülür. Duodenum, yani oniki parmak barsağı devre dışı bırakılmadan diyabet ve diğer yandaş hastalıklarda belirgin düzelme sağlanabilir.
Başarısız Obezite Cerrahisi Sonrası Revizyon Ameliyatları
Revizyon Ameliyatları Hangi Hallerde Yapılır?
1-Mide bandının tolere edilemediği durumlar (Genelde sıktır ve korunmak mümkün değildir):
● Ağır ve sürekli reflü
● Gıda intoleransı
● Band kayması
● Band prolapsusu
● Band erozyonu, yani migrasyon
● Banda bağlı teknik defektler, delinme, port dönmesi
2-Yetersiz kilo kaybı veya kilo geri alımı:
● Özellikle mide bandı ameliyatlarından sonra sıktır. Ancak çoğu yeni başlayan cerrahlarca uygulanan çok sayıda tüp mide ameliyatından sonra da görülmektedir.
● Usulüne uygun yapılmış tüp mide ameliyatı veya bypass sonrası genişlemiş mide poşu: Daha nadirdir ve korunmak mümkündür.
3-Artık uygulanmayan tarihi ameliyatların revizyonları:
● Jejunoileal bypass
● Vertikal banded gastroplasti
Hangi Durumlarda Hangi Revizyon Ameliyatları Seçilir?
İlk ameliyat mide bandı ameliyatıysa, yetersiz kilo kaybı veya diyabetin düzelmemesi gibi bir nedenle revizyon yapılıyorsa, gastrik bypass veya SADI-S gibi bir ameliyat tercih edilmelidir. Gastrik band intoleransında sleeve gastrektomi veya gastrik bypass tercih edilebilir. Sleeve sonrası reflü gelişen hastalarda gastrik bypass revizyonu yapılmalıdır. Reflü sorunu olmayan sleeve hastalarında SADI-S’e geçilebilir.
Gastrik bypass sonrası kilo alımında, genişlemiş olan poş ve stomaya müdahale edilebilir. SADI-S’e revizyon düşünülebilir. Apollo gibi endoskopik bir yöntemle daraltma da umut vadeden yeni bir yöntemdir. Ülkemizde ilk uygulayıcısı olduğumuz bu yöntemde, halen en geniş hasta serisine sahibiz. Ağır reflüsü olan Loop duodenal switch ameliyatlarından sonra ise gastrik bypassa dönüşüm uygun olacaktır.
Bu seçeneklerden görüleceği gibi, hem hiçbir yöntemde kilo almama garantisi yoktur, hem de tüm sorunlarda bir çözüm yolu bulmak mümkündür. Burada esas anlaşılması gereken, teknik bir hata yoksa (sleeve gastrektomide fundusun tamamen çıkarılmaması gibi..), kilo alımının altında yatanın neredeyse tamamen yeme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanmaması olduğudur. Bu davranış kalıpları değiştirilmeden revizyona kalkışmanın mantığı yoktur. Bu durumda, revizyonun ilk ameliyat kadar bile etkili olmaması mümkündür. Çünkü çoğu revizyon hastası, artık çok daha güçlü bir ameliyata geçtiği rahatlığıyla, bozuk davranış ve yeme alışkanlıklarını daha da fazla sergilemektedir.
Günümüzde, daha önce mide bandı takılmış hastaların ortalama yarısı bandını çıkarttırmak zorunda kalmıştır. Bunun çok farklı nedenleri olabilir. Hastaların yaklaşık % 40’ı yeterli kilo kaybı sağlayamazlar. Bu grup hasta fazla kilolarının sadece % 25’ini kaybeder. Diğer hasta grupları ise band enfeksiyonları, band erozyonu ve band kayması gibi banda bağlı teknik komplikasyonlardan muzdarip olanlardır.
Yine bir grup hastada yıllar içinde yemek borusu alt kısmında genişleme, yutma güçlüğü ve ağır reflü gelişimi görülebilmektedir. Bu yakınmaların çoğu bandın çıkarılması ile düzelmektedir. Ancak ideal kilosuna inmiş olsa bile, hastaların çoğunda band çıkarıldıktan sonra tekrar kilo alımı görülmektedir. Merkezimizde, bandın çıkarılması ve gerek aynı seansta, gerekse birkaç ay sonrasında daha etkili bir obezite ameliyatına revizyon işlemleri en düşük komplikasyon riskleriyle gerçekleştirilmektedir.
Mide Bandı Migrasyonu Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?
Migrasyon kelime anlamıyla göç demektir. Özellikle eski, yüksek basınçlı ve sert silikondan imal edilen mide bandının mide duvarını aşındırarak mide içine geçmesi durumudur. Bu olduğunda öncelikle port yerinden akıntı şeklinde enfeksiyon belirtileri verir.
Port yerinde kronik abse olan hastaların büyük bölümünde aslında altta migrasyon yatmaktadır. Migrasyonun ikinci belirtisi ise mide bandının gıda alımını kısıtlayıcı etkisinin kaybolmasıdır. Çünkü mideyi çepeçevre sarması gereken bandın bir kısmı midenin içine girmiştir ve kısıtlayıcı etkisi kalmamıştır.
Migrasyon akut müdahale gerektiren bir sorun olmasa da, kronik enfeksiyonun ortadan kaldırılması için en önemli faktör bandın bir an önce çıkarılmasıdır. Bandın yeterli kısmı mide içine geçtiyse band çıkarma işlemlerini endoskopik yöntemle, yani ameliyatsız olarak, ağız yoluyla girerek özel cihazlarla gerçekleştiriyoruz. Bu sayede hasta bir ameliyatın yan etkilerinden kurtulmuş olmaktadır. Migrasyon varlığında hiçbir şekilde aynı seansta revizyon ameliyatı eklenemeyeceğinden, endoskopik çıkarma büyük avantajdır.
Migrasyonlu band çıkarıldıktan sonra ortalama 6-8 ay sonra ikincil ameliyat gerçekleştirilebilir. Migrasyon olan bölgede çok yoğun yapışıklıklar olacağından, migrasyon komplikasyonlu band hastalarının tüp mide yerine bypassa revizyonu daha mantıklıdır. Aksi halde, üst kısımda olması gerekenden geniş bir mide kalabilmektedir.
Gastrik bypass ameliyatları genelde çok güçlü ameliyatlardır ve bu nedenle çok az sayıda hasta revizyon gerektirir. Ancak hasta beslenme kurallarına uymaz ve giderek artan miktarlarda gıda tüketirse zamanla mide poşu ve mide-barsak geçişi olan stomada genişleme meydana gelebilir. Bu durumda ya endoskopik yöntemlerle poşun daraltılması denenebilir, ya da cerrahi olarak bu gerçekleştirilebilir. Stomanın daraltılması dışında bir yöntem de bypass alanının daha aşağıya alınması, yani emilim bozucu etkinin biraz daha arttırılmasıdır.
Revizyon Ameliyatları Riskli midir, Riskleri Nelerdir?
Revizyon ameliyatlarında temel sorun, ilk ameliyata bağlı olarak karın içinde ciddi yapışıklıklar ve anatomik değişiklikler oluşmuş olmasıdır. Bu nedenle, revizyon ameliyatlarının mutlaka çok deneyimli laparoskopik / bariatrik cerrahlar tarafından yapılması gerekir. Daha önce ameliyat geçirmiş dokular asla ilk hallerindeki gibi olmazlar. Yer yer duvar kalınlaşmaları, doku beslenmesindeki bozulmalar kaçak başta olmak üzere birçok riski arttırır.
Henüz obezite cerrahisinde öğrenim eğrisini tamamlamamış, yani her ameliyat türünden ortalama 100’er ameliyat yapmamış bir bariatrik cerrahın, deneyimli bir cerrahla işbirliği yapmadan revizyon ameliyatına kalkışmaması faydalı olacaktır.
Zaman zaman çok basit bir işlem zannedilen mide bandı çıkarma ameliyatları bile beklenmeyen zorluklar içerebilir. Hele midenin rezeke edildiği tüm mide veya bypass ameliyatı geçiren bir hastanın anatomisine hakim olmak ve revizyon ameliyatı yapmak, laparoskopik cerrahinin en üst seviye zorluk içeren ameliyatlarıdır. Ancak deneyimli ellerde revizyon ameliyatları da, ilk ameliyat yatış süresi, yani 2-3 günlük bir hastane yatışı ile gerçekleştirilebilir. Ameliyat süresi olarak da revizyon ameliyatlarının ucu açıktır. Anatomik zorluklara bağlı olarak uzun saatler alabilmektedir.
OBEZİTE CERRAHİSİNİN SAĞLIĞA KATKILARI NELERDİR?
Obezite cerrahisini takiben tamamen düzeldiği veya iyileştiği bildirilmiş olan hastalıklar şunlardır:
-Uyku apnesi: Cerrahiden sonra en erken düzelen yandaş hastalıklardandır. İlk ayda tamama yakın oranda ortadan kalkar. CPAP cihazı kullanmak zorunda olan hastalar dahi cihazsız normal uyku düzenine kavuşurlar.
-Tip 2 Diyabet: Diyabetin ağırlığına ve ilaç ihtiyacına göre ameliyat yöntemi seçilmelidir. Yönteme göre de diyabetin düzelme oranı % 95’lere kadar çıkmaktadır. Ağır Tip 2 diyabet varlığında obezite cerrahisi için BMI 35 olan obezite cerrahisi sınırı BMI 30’a iner. Çünkü burada artık söz konusu olan metabolik cerrahidir.
Doğrudan diyabete yönelik birçok operasyon seçeneği vardır. Uygun hasta ve uygun yöntem seçilmesi durumunda, hastanın ameliyattan sonraki günler içinde insülin ve tüm diğer ilaçlarını bırakması sağlanabilir.
-Hipertansiyon: Obeziteyle ilişkili hipertansiyon % 70 ve üzeri oranda ortadan kalkmakta, genelde ameliyattan sonraki ilk aydan itibaren ilaca ihtiyaç kalmamaktadır.
-Kalp yetmezliği: Obezite cerrahisinden sonra kalp krizi riski ve kalp yetmezliğinin belirgin oranda azaldığı saptanmıştır.
-Periferik ödem: Obezite cerrahisi sadece mide hacmini kısıtlamamakta, hormonal dengesizlikleri de ortadan kaldırmaktadır. Buna bağlı olarak periferik ödemi olan hastalarda ciddi bir ödem çözülmesi ameliyatın ilk günlerinden itibaren görülmektedir.
-Solunum yetmezliği, astım: Obezite cerrahisinden sonra astım ataklarında azalma bildiren bir çok yayın mevcuttur.
-Dislipidemi: Özellikle emilim bozucu ameliyatlardan sonra kan yağlarındaki yükseklik derhal düzelmektedir. Sadece hızlı kilo verme döneminde geçici dengesizlikler görülebilir.
-Özofajit: Obezite reflüye yol açan bir etken olduğundan ameliyattan sonra reflüözofajit de belirgin şekilde düzelmektedir. Tüp mide ameliyatlarından sonra yeni reflü oluşumu görülebilse de, birinci yıldan sonra bu artış ortadan kalkmaktadır.
-Diğer cerrahilerin risklerinde düşme: Özellikle ortopedik girişimler gerektiğinde risk belirgin ölçüde düşmektedir.
-Osteoartrit: Obezite cerrahisinden sonra eklemlerdeki iltihabi süreçler geriler. Sırt ağrısı ve bel ağrısının belirgin şekilde düzeldiğini bildiren yayınlar mevcuttur.
-Tromboemboli: Obezitenin kendisi emboli ve alt ekstremitelerdetromboz riskini arttıran bir durumdur. Ortadan kalkmasıyla bu riskler de azalmaktadır.
-İdrar kaçırma
OBEZİTENİN PSİKİYATRİK VE PSİKOSOSYAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Obezite vücutta aşırı yağ depolanması olarak tanımlanır. Obezite, gelişiminde birçok nedenin rol oynadığı multifaktöriyel bir hastalık olduğundan, değerlendirilmesi için de multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Obezite cerrahisi öncesi kişiler özellikle psikososyal ve psikiyatrik açıdan detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.
Obez kişilere karşı önyargı, küçük görme, saygısızlık oldukça yaygındır. Sağlık alanında çalışan kişilerin dahi obez bireyleri tembel ve değersiz olarak gördükleri bildirilmiştir. Obez kişilere karşı olan önyargı ve ayrımcılık küçük yaşlardan itibaren başlamaktadır. Yapılan bir çalışmada 6 yaşındaki çocuğun, karşısındaki kilolu başka bir çocuğu aptal, tembel ve çirkin olarak düşündüğü bulunmuştur. Yapılan ayrımcılıklar, kişilerin öz saygılarının azalmasına ve depresif belirtiler göstermesine neden olmaktadır. Ayrımcılıklar kişilerin iş hayatına da yansımaktadır. Obez kadınların %16’sı işe kabul edilmemektedir (Balcıoğlu ve Başer, 2008).
Obez bireylerde yaşam kalitesi de bozulmaktadır. Kişinin yaşadığı metabolik bozuklukların yanında bel-diz ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıkların da olması kişilerin yaşam kalitesini etkilemektedir (Değirmenci ve ark, 2015).
Vücut kitle indeksi(VKİ) 40’ın üzerinde olan kişilerde depresyon riski artmakta, özellikle obez olan kişilerde hastalığın seyri daha ağır olarak ilerlemektedir. Yetişkinlerde genel olarak önce obezite, sonrasında depresyon ortaya çıkmaktadır. (Balcıoğlu ve Başer, 2008). Obez bireylerde depresyona yatkınlık; obezitenin şiddeti, evlilik durumu, kronik fiziksel hastalık ve ailede depresyon geçmişinin olup olmadığı ile ilişkilidir. Depresyon ve obezitenin her ikisinde de genetik yatkınlık etkilidir.
Obez kişilerde fiziksel aktivite düzeyinin azalması ve fiziksel rahatsızlıklarının artması nedeniyle, kişi önceden zevk aldığı işleri yapamamakta bu da depresyona zemin hazırlamaktadır. Azalmış fiziksel aktivite düzeyi endorfin ve norepinefrin metabolizmasını etkileyerek anksiyete ve depresyonun artmasına neden olabilmektedir. Depresyonda iştah artışının olabilmesi, özellikle kadınlarda depresyon döneminde yeme ataklarının sık olması obeziteye yol açabilmektedir. Toplumun obez kişilere gösterdiği önyargı ve ayrım, bu kişilerde anksiyete, depresyon, suçluluk hissi ve somatik(bedensel) şikayetleri arttırabilmektedir(Değirmenci ve ark, 2015).
Obez kişiler incelendiğinde; kişilik bozuklukları, uyku bozuklukları, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve gece yeme sendromuna da bu kişilerde yaygın bir şekilde rastlanmaktadır (Oğuz ve ark, 2016).
Tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB) yemek yeme davranışı üzerinde kontrolün kaybedildiği, belli bir zaman dilimi içerisinde çoğu kişinin yiyebileceği miktardan çok daha fazla miktarda yemek yeme olarak tanımlanabilir. Obezite tedavisi için hastaneye başvuran kişilerde TYB’nin %25-30 oranında görüldüğü, bariatrik cerrahi hastalarının yaklaşık yarısında TYB tanısı olduğu bildirilmiştir (Turan ve ark,, 2015).
Gece yeme sendromu (GYS), günlük kalorinin %25 ve daha fazlasının gece uykudan uyanarak ya da akşam yemeğinden sonra alınması durumudur. Bu yiyecekler genel olarak karbonhidrat ağırlıklıdır. Çoğu obezite hastasının, obez olmadan önce de gece yemesinin olduğu bildirilmiştir(Orhan ve Tuncel, 2009).
Obez kişilerde yeme tutumlarında da sorunlar yaşadığı görülmüştür. Yeme tutumlarını altında yatan sebeplerin araştırılması, cerrahi sonrası davranış değişikliği için de oldukça önemlidir (Değirmenci ve ark, 2015).
Obezite cerrahisi adaylarda bilişsel işlevsellik de sorgulanmalıdır. Yapılan son çalışmalar obezite cerrahisi adaylarında belli bir hedefe ulaşmak için gerekli olan yetenekleri ifade eden yürütücü işlevlerle ilgili bozukluklara rastlanmıştır. Yürütücü işlevler arasında bir işe başlayabilme, plan yapabilme, dürtü kontrolü gibi alanlar bulunur. Bu alandaki yetersizlikler, kişilerin cerrahi sonrası diyete uymalarını zorlaştırmaktadır(Sogg ve ark, 2016).
Hastanın kapsamlı diyet öyküsünün sorgulanması gerekir. Bu değerlendirmeler kişilerin kilosunu etkileyen çevresel ve fizyolojik etkenlerin sorgulanmasına, diyete bağlılığını arttıran ya da azaltan faktörlerin bilinmesine yardımcı olur (Sogg ve ark, 2016).
Akut ve kronik stresler kişilerin öz bakımlarını sürdürmesini, cerrahi sonrası diyet ve fiziksel aktivite önerilerini takip edebilmesini etkileyebilmektedir. Boşanma, ağır bir hastalık dönemi, sevilen kişinin yakın zamanda kaybedilmesi gibi ağır bir stres durumu yaşayan kişilerde, sosyal desteklerinin olduğundan emin olmak ya da ameliyat tarihini stresin kontrol altına alındığı dönemlere ertelemek adına önemlidir(Sogg ve ark, 2016).
Hastanın psikiyatrik öyküsüne ek olarak kişilerin obezite cerrahisinden beklentileri, gerçekçi hedeflerinin olup olmadığı, hastanın motivasyonu ve bilgi düzeyi, cerrahinin faydaları ve olası riskleri, stresle baş etme mekanizmaları, sağlıkla ilişkili davranışları (alkol, sigara, madde kullanımı) gibi cerrahi sonrası başarıyı etkileyebilecek faktörler tek tek sorgulanmalıdır.
OBEZİTE CERRAHİSİ ÖNCESİ İLAÇ KULLANIMI
· Eğer kullanıyorsanız ameliyattan 7 gün önce kan sulandırıcı ilaçları ve aspirini (çocuk aspirini dahil) mutlaka kesiniz.
· Sürekli kullandığınız ilaçlar varsa en son ne zaman kullanacağınızı sorunuz.
· Şeker, hipertansiyon gibi hastalıklarınız veya kalp pili, protez gibi vücuda yerleştirilmiş yabancı cisimler varsa mutlaka bildiriniz.
OBEZİTE CERRAHİSİ ÖNCESİ HAZIRLIK DİYETİ
Obezite cerrahisi öncesi kilonuz, diyabetiniz ve diğer yandaş hastalıklarınız göz önünde bulundurularak özel bir diyet programını size önerilen süre boyunca uygulamanız ameliyatınızın olabilecek risklerini azaltır, ameliyatı kolaylaştırır ayrıca ameliyat sonrası iyileşme sürecinizin hızlanmasına yardımcı olur.
Bu dönemdeki hedefimiz normal beslenme sürecimizde şişkin ve yağlı olan karaciğerimizi daha sağlıklı bir düzeye indirmektir. Karaciğer yağ ve glikojen depoladıkça büyümeye başlar. Her bir birim glikojene karşılık, vücudunuz 3-4 birim su depolar. Sağlıklı ve sıkı bir diyetle, karaciğer glikojen ve su depolarını kaybeder, zamanla küçülür. Bu amaçla beslenme tablomuzdan yağ ve şekeri tamamen çıkarmalı, yapıcı onarıcı hücre sayısını arttırmak için protein ağırlıklı beslenilmeli, vitamin ve mineral açısından olabildiğince zengin bir diyet uygulamalıyız. Karbonhidrat ihtiyacımızı ise bakliyatlar ile tamamlamalıyız.
Ameliyat öncesi uymanız gereken ana kurallar ;
-Günde 2.5-3 litre su tüketmelisiniz.
-Asitli içecekleri tüketmemelisiniz.
-Tüm öğünlerinizde protein ağırlıklı beslenmelisiniz.
– Unlu-şekerli besinler, yağ oranı yüksek yiyecekler (yağda kızartmalar, yağlı etler, yağlı süt ürünleri..)ve alkolden uzak durmalısınız.
-Sigara kullanıyorsanız bırakmaya çalışın, bırakamazsanız; nikotin, nikotin sakızı,elektronik sigara gibi desteklerle de olsa bu dönemi olabildiğince az sigara ile geçirmelisiniz.
-Ameliyatınızdan bir hafta önce Aspirin ve türevleri olan Coraspin Alcaseltzer v.b. kan sulandırıcı ilaçları kullanmamalısınız.
1.Dönem Düşük kalorili, Yüksek Proteinli, Yağ ve Şekerden Arındırılmış Diyet
ÖRNEK LİSTE
SABAH
-1 fincan açık şekersiz çay
-1 adet haşlanmış/rafadan yumurta + 2 kibrit kutusu beyaz peynir/süzme peynir YA DA
-Peynirli omlet YA DA
-Yumurtalı menemen
-1 orta boy domates
-1 orta boy salatalık
-Mevsim yeşillikleri(tere, roka, marul, maydanoz…)
ARA
-1 su bardağı süt/soya sütü/badem sütü ya da ayran
ÖĞLE
-5-6 köfte büyüklüğü(150-180gr) az yağlı et/tavuk/balık (ızgara/fırın/haşlama) YA DA
-10-12 yemek kaşığı kurubaklagil yemeği
-1 kase salata ya da haşlama mevsim sebzesi
– 4 yemek kaşığı yoğurt ya da 1 su bardağı ayran
ARA
-1 su bardağı süt/ayran ya da 4 yemek kaşığı yoğurt
-1 porsiyon meyve (avuç içi büyüklüğünde ör: 1 küçük boy elma, 1/2 muz)
AKŞAM
-5-6 köfte büyüklüğü(150-180gr)az yağlı et/tavuk/balık (ızgara/fırın/haşlama) + haşlama mevsim sebzesi
YA DA
-10 yemek kaşığı etli sebze yemeği
-4 yemek kaşığı light yoğurt ya da 1 su bardağı ayran
ARA
-1 su bardağı kefir ya da 1 küçük kutu sade probiyotikli yoğurt ya da 1 su bardağı süt
2. Dönem Protein Ağırlıklı Kıvamlı Sıvı Diyeti
Bu dönem diyetinizde katı gıdalar bulunmamaktadır.Yani artık dişlerinizi kullanmayı bırakmalısınız. Tüketeceğiniz besinler çorba kıvamında olmalıdır.
-Sabahları içine bir adet çin kabuk tarçını ve 3-4 tane çiğ badem koyulup bekletilmiş sütü blendırdan geçirerek tüketmeniz hem gün içerisinde iştahınızın ani yükselmesine engel olacaktır hem de iyi bir protein desteğidir.
-Öğünlerde yağsız eti evdeki sebzeler ile düdüklü tencere de kaynatıp, rondolandıktan sonra sevdiğiniz baharatlarla tatlandırarak gün içinde ihtiyaç duydukça sınırsız içebilirsiniz. Şekerinizin ani yükselip düşmesini engellemek ve bu dönemi rahat atlatmak için tüm çorbalarınıza iyi karbonhidrat kaynağı düşük glisemik indeksli bakliyatları (Soya fasülyesi, nohut, kırmızı mercimek, barbunya,fasülye) gaz giderici bitkilerle birlikte eklemeniz faydalı olacaktır.
-Aralarda bitki çayı olarak; biberiye, funda, ısırgan yaprağı, yeşil çay, kekik, rezene gibi bitki çaylarını içebilirsiniz.
– Ara öğünlerde katkı maddesiz ve şekersiz kefiri rondoladığınız çilek-kiraz-böğürtlen-nar-elma-portakal-mandalina meyvelerinden biri ile karıştırarak içebilirsiniz
-Şeker ihtiyacınız için günde bir çay bardağı taze sıkılmış meyve suyu hakkınız var. İstediğiniz öğünde alabilirsiniz. Meyve suyunuzu yoğurt ya da süt ile karıştırırsanız kan şeker dengeniz aniden bozulmaz.
KIVAMLI SIVI DİYETİ ÖRNEK LİSTE
KAHVALTI
-1 su bardağı süt/soya sütü/badem sütü (çubuk tarçın ile tatlandırabilirsiniz)
ARA
-1 su bardağı süt ya da ayran
ÖĞLE
-1 kepçe çorba (et ya da tavuk suyu ile zenginleştirebilirsiniz)
-1 su bardağı ayran
ARA
-1 çay bardağı taze sıkılmış tanesiz meyve suyu ya da %100 şekersiz tanesiz meyve suyu
-4 yemek kaşığı yoğurt ya da 1 su bardağı süt (meyve suyunu süt ya da yoğurt ile karıştırın; böylece kan şekeri dengesini sağlamış olursunuz)
AKŞAM
-1 kepçe çorba (et ya da tavuk suyu ile zenginleştirebilirsiniz)
-1 su bardağı ayran
ARA
-1 su bardağı süt ya da ayran ya da kefir
3. DÖNEM BERRAK SIVI DİYETİ
-Ameliyattan önceki son gün berrak sıvı diyeti uygulamanız gerekmektedir. Bu dönemde alacağınız tüm sıvılar su kıvamında olmalıdır. Hiç katı gıda almamalısınız. Meyve suyunuzu süt ile karıştırabilirsiniz. Et –sebze suyunuzu süzgeçten geçirdikten sonra içmelisiniz. Soya sütü ya da sütünüze bol tarçın ekleyerek bu günü daha rahat geçirebilirsiniz.Çok yaygın bir alışkanlığımız olmasa da berrak suyu sıkılmış bir meyvenin suyu ile yoğurdu çırparak kendinize meyveli ayran yapabilirsiniz.
ÖRNEK TARİF
-200 gr tavuk incik
-2 Orta Boy Kabak (Mide ve bağırsaklara yumuşaklık verir, kan yapar)
-1 Havuç
-1 tatlı biber
-2 diş sarımsak
-1 tutam maydanoz
-2 adet ceviz
-Tuz
-3 su bardağı su
-20 dakika kaynadıktan sonra süzerek içebilirsiniz.
BERRAK SIVI DİYETİ ÖRNEK LİSTE
KAHVALTI
-1 su bardağı süt/soya sütü/badem sütü (çubuk tarçın ile tatlandırabilirsiniz)
ARA
-1 su bardağı süt ya da ayran
ÖĞLE
-1 su bardağı tanesiz süzülmüş çorba ya da az yağlı et suyu ya da tavuk suyu ya da haşlanmış sebze suyu
-1 su bardağı ayran
ARA
-1 çay bardağı taze sıkılmış tanesiz meyve suyu ya da %100 şekersiz tanesiz meyve suyu
-4 yemek kaşığı yoğurt ya da 1 su bardağı süt (meyve suyunu süt ya da yoğurt ile karıştırın; böylece kan şekeri dengesini sağlamış olursunuz)
AKŞAM
-1 su bardağı tanesiz süzülmüş çorba ya da az yağlı et suyu ya da tavuk suyu ya da haşlanmış sebze suyu
-1 su bardağı ayran
ARA
-1 su bardağı süt ya da ayran ya da kefir
-ÖĞÜN SAYISINA BAĞLI KALMADAN, AÇLIK HİSSİNİ BEKLEMEDEN HER SAAT BAŞI 1 SU BARDAĞI KADAR TANESİZ SÜZÜLMÜŞ ÇORBA TÜKETEBİLİRSİNİZ.
-Bu dönemde içeceğiniz tüm sıvılar su kıvamında olmalıdır. İçecekler katı formda bir şey içermemelidir.
Gece yarısından sonra yeme – içmeyi kesiniz. Sabah hastaneye yattığınızda ameliyat saatinize kadar şekerinizin düşüp sıkıntı yaşamamanız için serum tedavisi uygulanacaktır.
OBEZİTE AMELİYATI SONRASI BESLENME PROGRAMI
Ameliyattan sonra mide kesi yerinin iyileştiği ilk 1 ay oldukça önemlidir. Genel olarak önce berrak sıvılar, sonra kıvamlı çorbalar sonrasında püre dönemi ile ilk 1 ayı geride bırakıyor olacaksınız. 1.ay sonrasında yumuşak katı gıdalar , sonra ise kurallara uygun olarak yavaş yavaş normal beslenmeye başlayabileceksiniz.
Sağlıklı kilo vermek ve istenmeyen komplikasyonların olasılığını en aza indirmek için 4 aşamalı beslenme programını hiçbir aşamayı atlamadan uygulamanız gerekmektedir.
1)BERRAK SIVI DİYETİ
(TABURCULUK SONRASI İLK 1 HAFTA)
Ameliyat olunan gün herhangi bir şey yenilip içilmeyecektir. Hastanın kalori ve sıvı ihtiyacı damardan verilen serumlar ile karşılanır. Ameliyattan sonra doktorun izin vermesiyle suyunuzu yudumlamaya başlıyor olacaksınız. Hastanede kalınan süreçte ve taburculuk sonrası ilk 1 hafta tüketebileceğiniz sıvılar:
· tanesiz şekersiz komposto,
· az yağlı et-tavuk suyu
· laktozsuz süt, soya sütü, badem sütü
· Sulandırılmış tanesiz şekersiz elma suyu
· Ihlamur çayı
Bu dönemde önemli olan kural yudumluyor olmaktır. Mide iç basıncını arttırmamak adına içeceklerinizi aralıklı yudumlar şeklinde içmelisiniz. İki büyük yudum arasında en az 5 dk olmalıdır.
İçilen tüm içecekler berrak, tanesiz ve posasız ve oda sıcaklığında olmalıdır.
Gazlı, şekerli içeceklerden kaçınmalısınız.
Hava yutma ihtimaline karşı içeceklerinizde pipet kullanmayın.
Günde 1-1.5 litre su içmelisiniz. Su içmek için susamayı beklememelisiniz. Yeterli sıvı alınmadığı zaman halsizlik ve baş ağrısı görülebilir.
Beslenirken aralıklı kramplar olabilir, böyle bir durumda kendinizi zorlamayın sıvı alımını bırakın.
Et-tavuk suyunuzu yaparken sevdiğiniz sebzelerle birlikte (karnabahar, brokoli, lahana gibi gaz yapanlar hariç)haşlayabilirsiniz. Sonrasında süzerek tüketin. Et ve tavuk sularında az miktarda tuz ve limon kullanabilirsiniz.
Özellikle ilk 1 ay, tam yağlı süt ve süt ürünleri gaz yapabileceğinden laktozsuz olarak tercih edilmelidir. Sütünüzü çubuk tarçın ile tatlandırabilirsiniz.
Kahve diüretik (vücuttan suyu uzaklaştıran) bir içecektir. Mide iyileşme sürecini olumsuz etkilememek ve yeterli su alımını sağlamak adına İlk 1 ay kahve tüketilmemelidir. Kola, soda, gazoz gibi asitli-gazlı içecekler mideyi rahatsız edeceği için ve mideyi genişletme ihtimalinden dolayı ilk 1 yıl tüketilmemelidir.
Su içmekte zorlanıyor iseniz içine çubuk tarçın, karanfil, taze nane, elma dilimi gibi sevilen tatlar atıp suyunuzu aromalandırabilirsiniz.
Hastaneden taburcu olduğunuz günden itibaren protein desteklerine başlamanız oldukça önemlidir. Protein tozlarını ilk 3 ay boyunca ve takibinize göre hekiminiz ve diyetisyeninizin kararına göre daha uzun süre kullanabilirsiniz.
BERRAK SIVI DÖNEMİ (TABURCULUK SONRASI İLK 1 HAFTA)
KAHVALTI
-1 su bardağı laktozsuz süt/soya sütü/badem sütü (çubuk tarçın ile tatlandırabilirsiniz)
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt
-1/2 ölçek protein tozu (süt ile karıştırın)
ÖĞLE
-1 kepçe yağı alınmış et veya tavuk suyu
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt
-1 /2 ölçek protein tozu (süt ile karıştırın)
AKŞAM
-1 kepçe yağı alınmış et veya tavuk suyu
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt ya da sulandırılmış ayran
· Öğünlerin yeri değişebilir, yazılan miktarlar örnek ölçülerdir. Hepsini tüketmek yerine tıkandığınız noktada bırakın.
· Et ve tavuk suyu yaparken sevdiğiniz sebzelerle birlikte(lahana, karnabahar, brokoli gibi gaz yapanlar hariç) haşlayabilirsiniz. Daha sonrasında süzerek tüketebilirsiniz.
· Aralarda yudum yudum su içmeyi unutmayın. Günde 6-8 bardak su içmelisiniz.
2)SIVI DÖNEMİ (KIVAMLI ÇORBALARA GEÇİŞ)(2.HAFTA)
Berrak sıvı dönemde tükettiğiniz tüm gıda ve kurallara ek olarak bu dönemde kıvamlı çorbalara başlanabilir. Çorba olarak süzülmüş baharatsız yayla, domates, tarhana, şehriye, bezelye, ezogelin, mercimek çorbaları tüketebilirsiniz. Baklagil çorbalarının gaz yapmaması için bir gece önceden oda sıcaklığındaki suda bekletin. Pişirirken ıslatma suyunu döküp temiz su kullanın. İçine çay kaşığının ucuyla atacağınız zerdeçal, gaz hissini en aza indirecektir. Rondolayıp süzerek tüketebilirsiniz.
Bu dönemde alınacak tüm gıdalar kıvamlı sıvı olmalıdır. Bunun için tüm gıdalar blenderdan geçirilmelidir.
Gıdaların yağ ve şeker içeriği düşük olmalıdır.
Gıdalar dişlerinizi kullanmadan yutulabilecek kıvamda olmalıdır.
Çorbalarınızda az miktarda tuz ve limon kullanabilirsiniz. Yaptığınız çorbaları et-tavuk suyu ile zenginleştirebilirsiniz. Et suyu içeren sıvılara ilave yağ koymayınız.
Dana eti, kuzu, tavuk, hindi, balık suyuna çorbaları unsuz olarak yoğurt, yumurta ve süt ile terbiyeleyebilirsiniz.
Çorbalarınızda şehriye, pirinç, bulgur gibi taneli gıdalar bulunmamalıdır, mutlaka süzerek tüketin.
Günde 1.5 litre su tüketmelisiniz. Yeterli sıvı alınmadığı zaman halsizlik ve baş ağrısı görülebilir.
Protein desteklerini 3.aya kadar kullanmaya devam etmelisiniz.
SIVI DÖNEMİ (KIVAMLI ÇORBALARA GEÇİŞ-2.HAFTA)
KAHVALTI
-1 su bardağı laktozsuz süt/soya sütü/badem sütü (çubuk tarçın ile tatlandırabilirsiniz)
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt ya da ayran
ÖĞLE
-1 kepçe tanesiz çorba (Süzülmüş ve tanesiz olarak domates, şehriye, tarhana, yayla, mercimek, ezogelin çorbası gibi)
ARA
-1 su bardağı laktozsuz süt
-1 ölçek protein tozu (süt ile birlikte karıştırınız)
AKŞAM
-1 kepçe tanesiz çorba (Süzülmüş ve tanesiz olarak domates, şehriye, tarhana, yayla, mercimek, ezogelin çorbası gibi)
ARA
-1 su bardağı laktozsuz süt ya da ayran ya da kefir
· Öğünlerin yeri değişebilir, yazılan miktarlar örnek ölçülerdir. Hepsini tüketmek yerine tıkandığınız noktada bırakın.
· Çorbaları tanesiz olacak şekilde süzerek tüketin, ayrıca çorbalarınızı et ve tavuk suyu ile zenginleştirebilirsiniz.
· Aralarda yudum yudum su içmeyi unutmayın. Günde 6-8 bardak su içmelisiniz.
3)PÜRE DÖNEMİ (15.-30.GÜN)
Bu dönemde tüketeceğiniz her besin püre formunda olmalıdır. Tüketilecek besinlerden her gün biri denenerek tolerasyon durumuna göre çeşitleri arttırılır. Tolere edemediğiniz besini bir süre erteleyiniz.
Bu dönemle birlikte hayatınız boyunca KATI-SIVI AYRIMI kuralına dikkat etmeniz gerekir. Katı ve sıvılar birlikte alınmamalıdır. Yemeklerden 30 dk önce sıvı alımı kesilip, yemeklerden 30 dk sonra sıvılar tüketilmelidir. Küçülen mide hacmine bağlı olarak yeterli protein alımının önüne geçmemesi, kusma ya da ağrı hissinin oluşmaması ve besinin mideyi hızlıca terk etmesini önlemek amacıyla bu kurala dikkat edilmelidir.
Önceki dönemlerdeki besinlere ek olarak:
Rafadan kıvamda yumurta
Light beyaz peynir, lor peyniri, yumuşak süzme peynir
Az tuzlu zeytin ezmesi
Haşlanmış sebze püreleri
Kabuksuz meyve püreleri
Blenderize edilmiş sebze yemekleri
Porsiyonunda 10 gr dan az şeker içeren bebek mamaları (pirinçli tahıllı vs olmamalıdır)
Dikkat Edilmesi Gerekenler:
15.günden itibaren kahvaltıda rafadan kıvamda yumurta, süzme peynir, az tuzlu zeytin ezmesi tüketebilirsiniz; ancak kahvaltı çeşitlerinin hepsini bir günde değil, her gün birini deneyerek başlayınız.
Sebze püresi olarak iyi pişmiş kabak, havuç, patates, ıspanak, pazı, bezelye, semizotu tercih edebilirsiniz. Patates nişasta içeriği yüksek bir besin olduğundan daha az sıklıkla az miktarda tercih edilmeli ve et suyu ya da süt ile birlikte açılmalıdır. Brokoli, karnabahar, lahana, pırasa, enginar, kuşkonmaz gaz yapıcı olduğu için ilk 1 ay tüketilmemelidir.
Denenen ve tolere edilen bir besin daha sonra karışım halinde de tüketilebilir. Örneğin kabak ve havuç ile fırın mücver yapılabilir.
Meyve pürelerinden ilk olarak kabuğu soyulmuş elma, armut, muz denenebilir. Sonrasında kayısı ve şeftali (kabuğu soyulmuş), çilek, ananas beslenmeye eklenir. Kuru meyveler katı kıvamda olduğu için ilk 1 ay tercih edilmemelidir.
Kurubaklagillerin gaz yapmasını önlemek için bir gece önceden oda sıcaklığındaki suda bekletin. Pişirirken ıslatma suyunu döküp temiz su kullanın. İçine çay kaşığının ucuyla atacağınız zerdeçal, gaz hissini en aza indirecektir.
Her öğünde mutlaka bir protein kaynağı olmalıdır. Örneğin, sebze ve meyve pürelerinin yanına laktozsuz yoğurt ekleyebilir, ya da laktozsuz sütünüzün içine attığınız meyveleri blender yapabilirsiniz.
Meyve suyu, çorba tolerasyonu kolay olduğu için her öğün tüketmek isteyebilirsiniz; ancak öğünlerinizde bu aşamaya uygun olarak pürelere yer açmanız gerekmektedir.Ara öğünlerde süt, yoğurt, ayran gibi protein içeriği yüksek besinler tercih edilmelidir.
Püre döneminin ikinci haftasında daha koyu pürelere geçilebilir. Besinler çatal sırtı ile ezilebilecek kıvamda olmalıdır. Haşlanmış sebzeleri çatal arkasıyla ezerek tüketebilirsiniz. Sebze yemeklerine az yağlı kıyma ilave edip püre haline getirebilirsiniz. Diyet ton balığını beslenmeye ekleyebilirsiniz, ton balığının sindiriminde problem olmaz ise diğer mevsim balıklarını ızgara, fırın ya da buğulama şeklinde tüketebilirsiniz.
İki yudum ya da lokma arasında çatal ve kaşığınızı masaya bırakıp, en az 1 dakika sonra bir sonraki lokmayı yemeyi alışkanlık haline getirmelisiniz.
Çiğ sebzeler 2.aydan sonra başlanacaktır.
Pilav, makarna, ekmek gibi karbonhidratlar püre haline getirilse dahi 6. Aydan önce tüketilmemelidir.
Günde 2 litre su tüketmelisiniz. Yeterli sıvı alınmadığı zaman halsizlik ve başağrısı görülebilir.
Narenciye grubu (portakal, mandalin, greyfurt) ilk 2 ay tüketilmemelidir.
Süt ve süt ürünleri ilk 1 ay gaz yapabileceğinden dolayı laktozsuz tercih edilebilir.
Protein desteklerine devam etmelisiniz.
PÜRE DÖNEMİ (15.-30.GÜN)
KAHVALTI
-1/2 adet kayısı kıvamda yumurta (çatal arkasıyla ezin)
-1/2 kibrit kutusu süzme peynir ya da 1 tatlı kaşığı lor peyniri ya da 1 tatlı kaşığı light labne peynir
-1 fincan açık şekersiz çay (kahvaltıdan 30 dk sonra)
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt ya da ayran
ÖĞLE
-2-3 yemek kaşığı kurubaklagil püresi
-2 yemek kaşığı yoğurt
ARA
-1 su bardağı laktozsuz süt ya da 4 yemek kaşığı yoğurt
-1 ölçek protein tozu (süt ya da yoğurtla karıştırılabilir)
AKŞAM
-2-3 yemek kaşığı sebze püresi
-2 yemek kaşığı yoğurt
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt ya da ayran ya da kefir ya da 1 küçük kutu sade activia
· Bu dönemde tüketeceğiniz her şey püre/blenderize olmalıdır.
· Öğünlerin yeri değişebilir, yazılan miktarlar örnek ölçülerdir. Hepsini tüketmek yerine tıkandığınız noktada bırakın.
· KATI-SIVI AYRIMI: Katı ve sıvılar birlikte alınmamalıdır. Yemeklerden 30 dakika önce ve sonra sıvı tüketilmemelidir. Ömür boyu bu kurala dikkat edilmelidir.
· Çiğ sebze tüketimine 2.aydan sonra başlanmalıdır.
4)YUMUŞAK KATI DÖNEMİ (1.AY-3.AY)
Bu dönem beslenmesinde önceki besinlere ek olarak yumuşak kıvamlı besinlere geçiyoruz. Herkesin tolerasyonun farklı olduğu unutulmamalı, minik porsiyonlar halinde beslenmeye başlanmalıdır. Denediğiniz bir besini tolere edemezseniz, bir süre erteleyin. Besinleri iyi çiğnediğinizden emin olun (en az 10 kez).
Bu dönemde ağızda kolay parçalanabilen etleri tüketebilirsiniz. Az yağlı kıymadan yapılmış köfte, sulu köfte, iyi haşlanmış tavuk eti, balık eti gibi. Etler ızgara, fırın, haşlama ya da buğulama şeklinde pişirilmelidir. Yumuşak et, tavuk, balık köftelerini ilk seferde belki sadece yarım köfteden başlayarak azar azar midenizin vereceği tepkiyi ölçerek yemeye başlamalısınız.
Köftenizi daha rahat tüketebilmek için yoğurtla birlikte ezebilir, ya da içine kabak rendeleyebilirsiniz. Tolere edemezseniz 1 hafta erteleyin.
Tavuk eti ezilerek minik lokmalar halinde iyice çiğnenerek tüketilmelidir. Tolere edemezseniz 1 hafta erteleyin.
Light ton balığı ve mevsim balıkları (yağda kızartılmamalı) tüketebilirsiniz.
Tabağınızda önce proteinden zengin besinleri bitirmelisiniz.
Etler yağda kızartılmamalı, ızgara, fırın, haşlama ya da buğulama olarak pişirilmelidir.
Bu dönem gaz şikayetlerinizin azalacağı bir dönemdir, bu nedenle fasulye, soya fasulyesi, bezelye, mercimek gibi iyi karbonhidrat içeren gıdalara beslenmenizde yer verin. Pişirirken içine ekleyeceğiniz birer tutam maydanoz, dereotu, rezene, ve toz zerdeçal oluşabilecek gaz şikayetlerini azaltacaktır.
Bonfile, antrikot gibi çiğnemesi zor ve büyük parça etler ilk 5 ay tüketilmemelidir.
2.aydan itibaren çiğ sebzeler diyetinize eklenebilir.
Pirinç, makarna, ekmek gibi gıdalar 6. aya kadar tüketilmemelidir.
Süt ürünlerini light olarak tercih edebilirsiniz.
KATI-SIVI AYRIMINA ömür boyu dikkat edilmelidir.
Günde 2 litre su tüketmelisiniz.
Bütün bariatrik cerrahi operasyonlardan sonra multivitamin kullanımı gereklidir. Hastaneden taburcu olduktan sonra ağızda eriyen bariatrik multivitamin kullanmaya başlamalısınız eğer ağızda eriyen form tablet bulamazsanız hap yutabilmeye başladığınız 1.aydan itibaren ilk 1 yıl düzenli olarak bariatrik cerrahi için uygun multivitamin desteği almalısınız. Bunun yanında yaptıracağınız kan tahlillerinize göre ek vitamin destekleri ile ilgili doktorunuza veya diyetisyeninize danışınız.
Protein desteğini kullanmaya devam ediniz.
YUMUŞAK KATI DÖNEMİ (1.-3. AY)
KAHVALTI
-1 adet haşlanmış yumurta ya da 1 yumurta ile yapılmış omlet ya da menemen
-1 kibrit kutusu(30 gr) beyaz peynir
– 1 fincan açık şekersiz çay (kahvaltıdan 30 dk sonra)
ARA
-1 su bardağı süt ya da 4 yemek kaşığı yoğurt
-1 ölçek protein tozu (süt ya da yoğurtla karıştırılabilir)
ÖĞLE
-60 gr (2 köfte kadar) et/tavuk/balık (ızgara/fırın/haşlama) YA DA 2-3 yemek kaşığı kurubaklagil yemeği
-haşlama mevsim sebzesi
-1 bardak ayran (yemekten 30 dk sonra)
ARA
-1 çay bardağı süt ya da ayran ya da kefir ya da 2 yemek kaşığı yoğurt
-1 porsiyon meyve (elma, armut, muz, şeftali)
AKŞAM
-2 köfte kadar et/tavuk/balık (ızgara/fırın/haşlama) YA DA
-5-6 yemek kaşığı etli sebze yemeği
-4 yemek kaşığı yoğurt
ARA
-1 çay bardağı laktozsuz süt ya da ayran ya da kefir ya da 1 küçük kutu sade activia
· Öğünlerin yeri değişebilir, yazılan miktarlar örnek ölçülerdir. Hepsini tüketmek yerine tıkandığınız noktada bırakın.
· KATI-SIVI AYRIMI: Katı ve sıvılar birlikte alınmamalıdır. Yemeklerden 30 dakika önce ve sonra sıvı tüketilmemelidir. Ömür boyu bu kurala dikkat edilmelidir.
Bu dönem beslenme programınızın son aşamasıdır. Yeni yiyecekleri yavaş yavaş deneyerek beslenmenize ekleyebilirsiniz.
YENİ YAŞAMINIZDA UNUTULMAMASI GEREKEN İPUÇLARI
· Şeker ve yağ içeriği yüksek olan gıdalardan kaçının. Kilo vermek ve kilo alımını önlemek için dengeli bir diyet takip etmelisiniz. Şeker ve yağ oranı yüksek olan yiyecekler “boş kalori” olarak kabul edilir ve herhangi bir vitamin veya besin içermez. Biz bunlara çöp gıda diyoruz. Midenizin çöplük olmadığını kendinize sık sık hatırlatın!
· Katı yemekleri ve sıvı yiyecekleri aynı anda almamalısınız.Yemeklerle birlikte sıvı tüketimi küçük mideyi doldurur ve erkenden kusmaya neden olur. Sıvılar mide boşalmasını hızlandırarak doygunluk hissini engeller ve daha fazla yemeye neden olabilir. Yemeklerden 30 dakika önce veya sonra sıvı alınmamalıdır.
· Yiyecekler ağızda püre haline gelinceye kadar çiğnemelidir. Eğer gıdaları çok çiğnemezseniz mide çıkışını tıkayarak ağrı, rahatsızlık hissi ve kusmaya neden olabilir.
· Öğünler arasında açlık hissederseniz önce su içerek bunun susuzluk olup olmadığını netleştirin. Beyinde açlık ve susuzluk merkezleri çok yakındır ve susuz kalındığında bu yanlışlıkla açlık ve kalori aşerme olarak hissedilebilir.
· Yavaş yiyin. Her lokma arasında çatal veya kaşığınızı masaya bırakma alışkanlığını geliştirin. Etrafınızdakilere neden yavaş yediğinizi açıklayın ve hiç acele etmeyin. Mümkünse küçük tabak, kase, çatal, kaşık kullanın.
· Doygunluk hissine dikkat edin. Doygunluk veya baskı hissettiğinizde yeme ve içmeyi durdurun. Bulantı hissettiğinizde yemeyi durdurun. Bu histen sonra yemeye devam etmek ağrı, rahatsızlık hissi ve kusmaya neden olabilir. Katı gıdalara geçtiğinizde kusma olursa yemeyi durdurun ve 12 – 24 saat süre ile sadece sıvı gıdalar tüketin. Sonrasında kusmalarınız devam ederse mutlaka bizi arayın.
· Bazı yiyeceklerde problem yaşayabilirsiniz. Değişik yiyeceklere uyum, nasıl hazırladığınızla ve nasıl pişirdiğinizle ilişkili olabilir. Yeni yiyeceklere çok küçük oranlarda başlayarak yiyiniz. Şayet herhangi bir yiyeceği tolere edemezseniz, en az bir ay bekleyip sonrasında tekrar deneyebilirsiniz.
· Günde en az 2 litre sıvı tükettiğinize emin olun.
· Protein hedefiniz her gün ez 60 gr olmalıdır.
· Önerilen takviyeleri kullanmaya devam edin.
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI SIK KARŞILAŞILAN DURUMLAR VE ÖNERİLER
Kabızlık
Daha küçük oranlarda yemek yediğiniz ve lif alımı azaldığı için ameliyat öncesine göre bağırsak alışkanlıklarınızda değişiklikler olabilir. Ameliyat sonrası ilk dönemlerde tuvalet ihtiyacınız 2-3 günde bir olabilir. Bundan daha uzun süren kabızlık probleminde mutlaka bizi bilgilendirmelisiniz.
-Öncelikle günlük su tüketiminizi 2 litrenin altına düşürmeyin.(5 dk’da 1 büyük yudum.)
-Haftada 5 günden az olmamak kaydıyla 40 dk tempolu yürüyüş yapın.
-Karnınızın sağ alt kısmından başlayarak sağ üste oradan sol üste sonra sol alta yönlenen dairesel hareketlerle karnınızı oğuşturun. Özellikle her gün aynı saatte tuvalete gitmeden önce 10 dakika kadar bu masajı yapmanız bağırsak hareketlerini artırmaya yardımcı olacaktır.
Sizin için hazırladığımız kabızlık giderici örnek listemizi uygulayabilirsiniz.
SABAH
Uyandığınızda yarım saate yayarak 1 büyük bardak su ile mide koruyucunuzu için.
Su içtikten yarım saat sonra kahvaltıya başlayabilirsiniz.
KAHVALTI 1
Bir gece önceden 1 çay bardağı suya:
-1 adet incir
-1 adet kuru kayısı
-1 adet kuru erik ıslatın. Sabah suyu ile birlikte 2 dakika kadar pişirin. Üzerine:
– 2 Ceviz
-Bol tarçın
-1 tatlı kaşığı yulaf ezmesi ilave edin.
· Berrak sıvı döneminde sadece pişirdiğiniz suyunu süzüp için.
· Püre döneminde yulaf ezmesi eklemeden rondolayıp, toz halinde ceviz ve tarçın atın.
· Katı gıda döneminde meyveleri minik minik doğrayın, üzerine ceviz, tarçın ve yulaf ezmesi ekleyin.
· Kışın sıcakken yazın ise dolapta soğuttuktan sonra yiyebilirsiniz.
KAHVALTI 2
-1 çay bardağı süt
-1 adet yumurta
-Yarım çay bardağı yulaf kepeği
-1 tutam tuz
-1 tutam şeker
-1 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı
Tüm malzemeleri çırparak krep yapabilirsiniz. 1 tane yiyebilirsiniz.
Krep yanına
-Közde pişirilmiş,soyulmuş, çekirdeksiz kırmızı kapya biber
-Yeşil tatlı biber
-1 ince dilim süzme peynir ile kahvaltı salatası yapabilirsiniz.
· Katı yumuşak gıdalara başladığınız 1. Ay itibariyle yiyebilirsiniz.
ÖĞLE
-Mercimek (Önceden zerdeçal ile suya ıslatıp, suyunu döküp,yıkayın sonra yine toz zerdeçal ile pişirin.)
-Soya fasülyesi (Önceden zerdeçal ile suya ıslatıp, suyunu döküp yıkayıp yine toz zerdeçal ile haşlayın, sonra suyunu süzün.)
-Bezelye (1 demet bütün dereotu ile pişirin, sonra dereotunu içinden alıp çöpe atın)
Mercimek , soya fasülyesi ve bezelyeyi isterseniz hep birlikte, isterseniz tek tek kendi tariflerinizle pişirerek lezzetli çorbalar yapabilirsiniz.
· Toz zerdeçal güçlü bir antioksidan ve gaz gidericidir. Tüm yemeklerinize çay kaşığının ucuyla ekleyebilirsiniz.
. Bezelyeyi pişirirken ekleyeceğiniz dereotu çok güçlü bir gaz gidericidir,bezelyenin gaz yapmasını engeller aynı zamanda bezelye ,patates gibi sebzelerin hıçkırığa sebep olmasını engeller.
· Kıvamlı çorbalardan püre kıvamına başladığınız 15. Gün itibariyle yiyebilirsiniz.
AKŞAM 1
-Kırmızı et kıyma veya
-Balık kıyma veya
-Tavuk kıyma
– bayat ekmek yerine yulaf kepeği
-1 küçük kabak rendesi (yumuşatarak tıkanmayı önler)
ile fırında ya da ızgarada hazmı kolay, lif içeren köfteler yapabilirsiniz.
· 1.ay itibariyle yumuşak köftelere başlayabilirsiniz.
SALATA 1
Ayıklanmış taze fasülye ya da yeşil sebzelerin yaprakları ya da lahana (Körpe yaprakları olsun, ortasının uzun sert bölümlerini kullanmayın) ya da brokoli (sadece körpe çiçekleri) ya da karnabahar (sadece körpe çiçekleri) ya da şalgam ya da pancar.
· Birini ya da birkaçını buharda pişirin, soyulması gerekiyorsa soyun. Beslenme döneminize göre rondolayarak, rendeleyerek ya da doğrayarak servis tabağına alın.
Üzerine ;
-Minik 1 Sarımsak
-Az miktarda limon uyu
Seviyorsanız yağı süzülmüş light ton balığını karıştırıp dökebilirsiniz.
AKŞAM 2
Köfte yerine ;
Buharda pişmiş kereviz (Körpe olsun, ip ip ayrılmasın.) ya da enginar (Körpe) ya da havuç ya da brüksel lahanası ( Koyu yeşil yapraklı) ya da patlıcan (Közde pişirip kabuklarını soymalısınız) ya da kabak ( Çubuk çubuk doğrayıp fırında pişirebilirsiniz)
Bu sebzelerden birini beslenme döneminize uygun olarak pişirip servis tabağına yerleştirin. Üzerine ;
-1 diş Sarımsak
-1 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı
-2-3 yemek kaşığı yoğurdu çırptıktan sonra dökün. En üstüne sos olarak; soyup rondoladığınız domatesi yağsız tavada pişirip sevdiğiniz ve sizi rahatsız etmeyecek baharatlardan ekledikten sonra yoğurdun üzerine dökebilirsiniz. 20. gün itibariyle yemeye başlayabilirsiniz.
SALATA 2
-Soğan( İnce ince doğrayın, yağsız tavada karamelize edin.)
-Sarımsak( İnce ince doğrayın, yağsız tavada karamelize edin.)
-Pırasa ( İnce ince doğrayın, yağsız tavada karamelize edin.)
-Patlıcan (Közde pişip soyulmuş)
-Yeşil Kapya Biber (Közde pişip soyulmuş)
-Kırmızı Kapya Biber (Közde pişip soyulmuş)
-Sarı Kapya Biber (Közde pişip Soyulmuş)
-Nar Ekşisi
-Yeşil Kırık Zeytin (Az Tuzlu ince Kıyılmış)
-Badem ( Suda Bekletin, kabuğunu soyun, İrice dövün.)
-Limon
-Zeytinyağı
Üzerine tost makinesinde pişirdiğiniz biftek , tavuk fileto ya da balık fileto dilimleri koyabilirsiniz.
· Katı gıdaya başladığınız 1. Ay itibarıyla yiyebilirsiniz.
ATIŞTIRMALIKLAR VE ARA ÖĞÜNLER
Her gün en fazla 2 tanesini seçiniz ve yanındaki miktarın üzerine çıkmamaya çalışın
-Kuru Erik( 1-2 adet)
-Gün kurusu kayısı(1-2 Adet)
-İncir(1-2 Adet)
-Ceviz(2 Adet)
-Badem(4 Adet)
Haşlanmış Süt Mısır ( 6. Aydan sonra yarım çay bardağı)( Mümkünse yoğurt ile karıştırarak yemelisiniz.)
Kuru Üzüm(1/3 çay bardağı)
Yaban Mersini(1/3 çay bardağı)
BİTKİ ÇAYLARI
Kabızlık için bitki çayları alışkanlık yaptığı için pek önerilmemektedir. Her gün olmamak ve günde 1 fincanı geçmemek şartıyla ;
Ebegümeci çayı içebilirsiniz. Ya da
Malzemeler :
-9-10 adet taze portakal yaprağı,
-1 su bardağı su.
Hazırlanışı : 9-10 adet taze portakal yaprağı, bir bardak suda 6 dakika hafif ateşte kaynatılır. 6. dakikadan sonra ocaktan indirilir ve ılımaya bırakılır. Sabah kahvaltısından 1 saat sonra tamamı içilir.Bir hafta boyunca bir gün arayla her defasında taze hazırlayarak içilir ve sonlandırılır. Kabızlık şikayetinin durumuna göre haftada 2-3 defa tekrar edilebilir.
Uzun süredir tuvalete çıkamıyorsanız ve sertleşmiş gaita varsa doktor kontrolünde lavman yapabilir, kısa süreli ama düzenli ( 2 hafta kadar) Duphalac, Dulcolax gibi destekleri kullanabilirsiniz.
İshal
İshal, günde 3 kereden fazla sıvı dışkılamaya denir. Obezite cerrahisinden sonra gelişen ishalin nedeni genelde besinlerin yeterli sindirilmemiş olmasıdır. Bypass grubu ameliyatlarda beklenen bir yan etkidir ve vücut zamanla adapte olarak dışkılama sayısını azaltacaktır. Nadiren de olsa mide boşalması hızlandığından tüp mide ameliyatlarından sonra da görülebilmektedir.
-Besinleri yavaş yediğinizden ve iyi çiğnediğinizden emin olun.
-İshal durumunda geçici bir süre laktoz intoleransı görülebilir, bu yüzden süt, yoğurt gibi laktoz içeren besinleri bu süreçte azaltın.
-Yağlı, baharatlı gıdaların tüketimini sınırlandırın
-Yeterli sıvı-elektrolit aldığınızdan emin olun
–Püre yapılmış muzu yoğurt ile karıştırarak tüketebilirsiniz.
-İnce kıyılmış bol dereotu ve yoğurt karışımı da ishale iyi gelecektir.
Bulantı-kusma
Kusmanın sebepleri;
–Hızlı yemek yemek.
–İyice çiğnemeden yutmak.
–Katı ile sıvıyı birlikte tüketmek.
–Zamanından önce katı gıdaya geçmek.
–Mide dolu iken sıvı tüketmek.
–Süregelen kusmalar ise ameliyatınıza bağlı darlık veya twist gibi bir sorunun göstergesi olabilir. Yediğinizi kustuysanız yemeye devam etmeyin.Kustuktan sonra en az iki öğününüzde sadece sıvı gıda tüketin.Bunlarla kusmalarınız geçmiyor ise mutlaka bize ulaşın.
Midede şişkinlik
-Yemekle beraber su içmeyin.
-Yavaş yavaş yiyin.
-Özellikle geç sindirilen yiyeceklerden sonra en az yarım saat sıvı tüketmeyin.
-Ekmek, pirinç ve hamur işlerini az tüketin.
-Hareketsiz kalmayın.
Baş dönmesi ya da baş ağrısı
-Bol sulu gıda tüketin.
-Yeterli et ya da hayvansal gıdalar tüketmeye çalışın. Et suyu için.
-Çok olmamak kaydıyla tuz tüketmeye çalışın.
Halsizlik ve yorgunuk
-Bol sulu gıda tüketin.
-Et suyu için, yeterli et ya da hayvansal gıdalar tüketmeye çalışın.
-Çok olmamak kaydıyla tuz tüketmeye çalışın.
-Düzenli uyuyun.
-Hareketsiz kalmayın.
-Vitamin haplarınızı kullanın.
Reflü veya göğüste yanma
-Baharatlı yiyecekler yemeyin, kafeinli içecekler içmeyin.
-Çok fazla sayıda ağrı kesici kullanmayın.
-Çok sıcak ve soğuk yiyeceklerden uzak durun.
Saç dökülmesi
-İster diyet ister ameliyat ile olsun hızlı kilo verimi vücut için bir yıkımdır. Bu yıkım sırasında saçlar hızı ve miktarı kişiden kişiye göre değişmekle dökülebilir ancak kilo verimi tamamlandıktan sonra sağlıklı saçlar tekrar çıkacaktır.
-Sıklıkla ameliyattan sonraki ilk 4-8 ayda saç dökülmesi görülür. Genellikle kendiliğinden geriler.
-Protein içeriği yüksek gıdalarla beslenin.
-Kan tahlillerinizin sonuçlarına göre demir, biotin, çinko desteği alabilirsiniz.
Aşırı kilo kaybı
-Yediklerinizi kayıt edin. Ekibimizle sık sık görüşün.
-Mide ameliyatlarından sonra hastalar istedikleri takdirde eskiye oranla çok daha kolay kusabilmektedirler. Lütfen kusmayı alışkanlık haline getirmeyin.
Yetersiz kilo kaybı
-Yediklerinizi kayıt edin. Ekibimizle sık sık görüşün.
-Yüksek kalorili içecekleri tüketmeyin.
-Bu ameliyatın sağlıklı ve kalıcı kilo vermeniz için yapılan yardımcı bir tedavi yöntemi olduğunu unutmayın. Sağlıklı yaşama ulaşabilmek ve devamını getirebilmek için lütfen kurallara uyun.
Aşırı açlık hissi
-Günlük protein alımınızı arttırın.
-Karbonhidrat alımınızı azaltın.
-Diyabetiniz varsa kan şekerinizin takibini yapın.
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI İLAÇ KULLANIMI
Obezitenin ameliyat ile tedavi edilmesinden sonra, bu tedavi yöntemiyle yeni tanışmış pek çok hastamız hayat boyu ilaçlara bağımlı yaşayacağını, hayat kalitesinin düşeceğini sanmaktadır. Oysa obeziteden kurtulmanın sonucu; sürekli ya da aralıklı vitamin, mineral ya da protein desteği almak dahi olsa kesinlikle hayat kalitesinin azalması anlamına gelmemektedir. Tüm ameliyat türlerinden sonra ilk ay alınacak ilaçlar yaklaşık olarak aynıdır. Daha sonraki dönemlerde ise kullanmanız gereken vitamin, protein, mineral destekleri fiziksel ihtiyaçlarınıza göre belirlenir.
Kan sulandırıcı iğne: Genellikle 10 tane kan sulandırıcı iğneniz var. Hastanede yattığınız sürece her gün aynı saatte kolunuzdan aşı bölgesine yapılır. Geri kalan iğnelerinizi taburcu olduğunuzda tıpkı insülin iğneleri gibi kendiniz yapabilirsiniz. İlaç dozu ayarlıdır, iğne boyu da çok kısadır. Dolayısıyla yanlış bir şey yapmaktan korkmanıza gerek yoktur. Kolunuzda aşı bölgenize 45 derece açıyla ya da karnınızdaki yağlı bölgeye ( göbek deliğinizden 4 parmak sola ya da sağa / sezaryan çizgisinden 5 parmak yukarıya ölçün) 90 derece açıyla yapabilirsiniz. Kolda aşı bölgesinde yağ doku daha az olduğu için o bölgede yanma olabilir, karın bölgesinden yapıldığında daha az yanma ve acı hissedersiniz. Size özel olarak farklı bir tedavi önerilmemiş ise taburcu olduktan sonra toplam 9 tane iğneniz bittiğinde tekrar kullanmanıza gerek yoktur.
Ağrı kesici: Ağrı kesicinin dil altında eriyen türü veya şurup formu tercih edilir. Pek çok hastamız genellikle taburcu olduktan sonra ağrı kesici kullanma ihtiyacı hissetmez; ancak gerekirse günde 3 defa alabilirsiniz.
Mide koruyucu: Mide koruyucunuzu 6 ay boyunca her sabah kahvaltıdan önce almalısınız. Özellikle tüp mide ameliyatlarından sonra ilk aylarda reflü oranında artış olabilir, bu nedenle düzenli kullanımınız önemlidir. 6. Aydan sonra aşama aşama azaltarak bırakabilirsiniz. Bıraktığınızda midenizde ağrı, yanma vb şikayetleriniz olursa bize ulaşarak tekrar başlamayı değerlendirmelisiniz.
Bu ilaçların dışında bazı hastalarımızda bulantı giderici ve / veya kabızlık giderici kullanımı birinci evrede gerekebilir. Bu ve diğer tüm şikayetlerinizde doktorunuza danışmadan ilaç ya da bitkisel destek almayınız.
KONTROLLER
Her şey normal ise 15. günde basit kan tahlillerini yaptırınız. Bunun için hemogram testi yaptırmanız yeterlidir. Geniş tahliller ise 1. Ayda yapılmalıdır. Tahlil listesi:
· KAN ŞEKERİ
· BUN
· KREATİN
· ASL, ALT
· BİLİRUBİN (DİREK, İNDİREKT)
· HDL, LDL, TOTAL KOLESTEROL
· TRİGLİSERİT
· KAN SAYIMI (HEMOGRAM)
· SODYUM
· POTASYUM
· KALSİYUM
· SERBEST T3, T4, TSH
· HBA1C
· B12 VİTAMİNİ
· DEMİR
· DEMİR BAĞLAMA
· D VİTAMİNİ
DİYETİSYEN ZİYARETİ
Diyetisyen takip randevuları ameliyat sonrasında başarılı bir kilo kaybı için gereklidir. Diyetisyen hastanede beslenme eğitiminizi verdikten sonra ilk randevu operasyondan 2 ve 4 hafta sonra koordinatörlerimiz tarafından ayarlanacaktır.
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI PROTEİN TOZU KULLANIMI
Vücudumuzdaki hücrelerin düzgün bir şekilde işlevini yerine getirebilmeleri için gerekli olan kompleks organik bileşiklere protein denir. Genel olarak kadınlar için günde 50-60 gr, erkekler için de 60-70 gr protein alınması gereklidir. En iyi protein kaynakları kırmızı et, kümes hayvanları, balık, süt-süt ürünleri ve yumurtadır.
Obezite cerrahisi hastası için proteinin faydaları:
● Obezite cerrahisi sonrası doğru yara iyileşmesini,
● Hormonların sentezlenmesini,
● Enzimleri ve bağışıklık sistemi antikorlarını oluşturmayı,
● Kas yerine yağ yakmayı,
● Doğal metabolizmanızı desteklemeyi,
● Sindirimi yavaşlatmayı ve
● Yemekler arasındaki açlığı kontrol etmeyi içerir.
Bariatrik cerrahi sonrası günlük minimum protein alımı 60 gr olmalıdır; ancak obezite cerrahisi sonrası özellikle beslenmenin ilk dönemlerinde yeterli protein alımını sağlamak zor olabilir. Bu nedenle obezite hastaları diyetlerini protein tozları ile desteklemelidir.
Piyasada birbirlerinden oldukça farklı protein tozları vardır. Bir protein tozunu seçerken göz önüne alınması gereken şeyler, tozun içerdiği protein türü, her bir porsiyonda ne kadar protein olduğu, ne kadar şeker eklendiği, ne kadar yağ ilave edildiği, yapay tatlandırıcı ve gıda boyası içerip içermediğidir. Gıdaların barsağa hızlı geçişiyle oluşan Dumping sendromunu önlemek için mümkün olduğunca şeker ve yağ içeriği düşük olan tozları seçmelisiniz.
Obezite cerrahisi hastaları için en iyi protein tozu en az 15 gram protein içermeli, 150-250 kalori arasında olmalı, 5 gramdan az yağ ve 5 gramdan az şeker içermelidir.
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI KAFEİN TÜKETİMİ
Çay,kahve, çikolata ve kola gibi meşrubatların içinde bulunan kafeini uzun yıllardır tüketmekteyiz. Bardaktaki kimya olarak da adlandırılan kafein, neredeyse 2000 bileşim içermektedir.
Kafein, sindirim sisteminden hızlıca emilerek karaciğerde metabolize olur. Yiyecek ve içeceklerin kafein miktarı, ürün çeşidi ve hazırlanma metoduna göre değişmekle birlikte kavrulmuş ve öğütülmüş bir kahve diyette kafeinin birincil kaynaklarından birisidir. Sağlıklı bir kişi için önerilen doz 300 mg kahve (3-4 fincan), maksimum limit ise 400 mg’dır.
BAZI YİYECEK VE İÇECEKLERİN KAFEİN MİKTARLARI | ||
FİLTRE KAHVE | 1 FİNCAN | 140-200 mg |
ESPRESSO | 1 FİNCAN | 100 mg |
TÜRK KAHVESİ | 1 FİNCAN | 65 mg |
SİYAH ÇAY | 1 FİNCAN | 40-55 mg |
KAFEİNSİZ KAHVE | 1 FİNCAN | 5 mg |
ICE TEA | 1 KUTU(330 ML) | 70 mg |
ÇİKOLATA | 30 GR | 25 mg |
Amerikan Tabipler Birliği tarafından yapılan çalışmalar, kafein tüketiminin bariatrik cerrahi sonrası vitamin ve mineral emilimi üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğini ileri sürmektedir. Unutmayalım ki düzenli multivitamin kullanımı cerrahi sonrası büyük önem taşır. Kafein, özellikle de kalsiyum ve demir emilimini azaltmaktadır.
Kahvenin kafeinli ya da kafeinsiz olması çok fark etmeksizin, mide asit salgısında artışa neden olduğu, asit salgısındaki bu artmaya bağlı olarak gastrit (midenin iç yüzünü kaplayan mukoza tabakasının iltihaplanması) ve ülsere (mide mukozasında belirli bir kısmın derin bir şekilde aşınması sonucu meydana gelen yara) neden olabileceği de bilinmektedir.
Bariatrik cerrahi sonrası iyileşme sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için kişilerin gün boyu hidrate kalması, yani yeterli su alması gerekmektedir. Kafeinin diüretik yani idrar söktürücü etkisi nedeniyle cerrahi sonrası özellikle sıvı alımı kısıtlı kişilerde bu etki vücudun susuz kalmasına neden olabilir. İçilen kafeinli içecek kadar suyun mutlaka gün içerisinde tüketilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, bariatrik cerrahi sonrası ilk 1 aylık süreçte sıvı alımındaki kısıtlamalar ve mide iyileşme sürecini olumsuz etkilememesi adına kafeinin sınırlandırılması gerekmektedir; ancak kafein miktarını azaltmakta sorun yaşayan kişiler için bariatrik diyetisyenimizle konuşularak kafeinsiz kahve tüketimi göz önünde bulundurulabilir. 1.aydan sonra ise kahve tüketimi günde 1-2 fincanı geçmemelidir.
Kahveden vazgeçemeyenler için ise mideye zararı olmayan hatta mide ağrılarına iyi gelen sütle içmenizi tavsiye ettiğimiz bir kahve türü var. MENENGİÇ KAHVESİ. Menengiç kahvesi, menengiç ağacından üretilen ve Türkiye’de Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinin dağlık kırsal bölgelerinde ekimi yapılmaksızın doğal olarak yetişen bir meyvedir. Menengiç kahvesi kafein içermez ve mide asidini artırmaz. Güçlü bir antioksidandır, B ve E grubu vitaminleri, mineral olarak sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor, bakır, demir, çinko, magnezyum, mangan, selenyum ve çok düşük oranda kadmiyum içerir.
Bir Diğer kahve alternatifi ise KARAHİNDİBA KAHVESİdir. Karahindiba Kahvesi ;
Lif kaynağı olması sebebiyle sindirim sistemini iyileştirir ve sistemin daha sağlıklı çalışmasında önemli bir rol oynar. Bağırsak mikrobiyotasının geliştirilmesi aşamasında yardımcı olur.
Bağırsakları rahatlatarak kabızlığın engellenmesini sağlar. Düzenli tuvalet alışkanlığı kazanılmasını kolaylaştırır.
Kan şekerinin düzenlenmesini sağlar ve insülin direnci üzerinde olumlu etkileri vardır. Kan şekerinde ani yükselmelerin ve düşmelerin yaşanma ihtimalini ortadan kaldırır.
SIK SORULAN SORULAR
Ameliyattan sonra multivitamin kullanmam gerekli mi?
Obezite cerrahisi sonrası küçülen mide hacmine bağlı olarak kişi az miktarda beslenme ile gerekli vitamin ve mineralleri karşılayamayacaktır. Ayrıca hem kısıtlayıcı hem emilim azaltıcı prosedürlerde vitamin ve minerallerin emiliminde azalma olacaktır. Bu sebeple doktor ve diyetisyen kontrolünde düzenli bir multivitamin kullanmanız gerekebilir.
Obezite cerrahisinden sonra hangi vitamin ve mineral takviyelerini kullanmalıyım?
Multivitamin, kalsiyum, vitamin D, demir ve B12 en önemlileridir. Bazen emilim bozucu ameliyatlarda A vitamininin de eklenmesi gerekebilir. Mümkünse çiğnenebilir formlar önerilir. Vitaminlerin çocuklar için değil, yetişkinler için olanları kullanılmalıdır, yani şuruplar yeterince işe yaramaz.
Ne kadar süreyle vitamin desteği almam gerekecek?
Ameliyat türüne göre değişebilir aslında hiç ameliyat olmamış bireylerde dahi periyodik kan tahlilleri sonuçlarına göre ömür boyu dönem dönem farklı vitaminlerin kullanılması gerekebilir.
Dumping sendromu nedir?
Çikolata, şeker, tatlı gibi basit karbonhidratların yoğun olduğu gıdaların tüketilmesiyle oluşur. Mide bulantısı, kramp, nefes darlığı, ishal gibi belirtiler görülür. Gastrik bypass ameliyatı sonrası üç kişiden birinde görülebilmektedir. Dumping sendromunu kontrol altında tutmak için:
1)Az az sık sık yemek,
2)Basit karbonhidrat içeren besinlerden uzak durmak, porsiyon başına 5 gramdan fazla şeker içeren gıdaları tüketmemek,
3)Yemeklerle birlikte sıvı almamak,
4)Daha fazla protein tüketmek önerilebilir.
Alttaki tüm örnekler şekerin farklı türleridir ve aynı kapsamdadır:
-Mısır şurubu
-Yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS)
-Dekstroz
-Fruktoz
-Glikoz
-Bal
-Sükroz
-Turbinado şekeri
-Pudra şekeri
-Esmer şeker
-Toz şeker
-Levüloz
-Şeker kamışı
Günde ne kadar protein almalıyım?
Çoğu hasta için günde 60-80 gram yeterlidir. Bazı hastalarda ameliyat türü veya diğer faktörlere göre daha yüksek miktarlar gerekebilir. Bu konuda bariatrik diyetisyenimiz sizin için gerekli miktarı belirleyerek yardımcı olacaktır.
Bütün proteini tek dozda mı almalıyım?
Protein birden çok öğün ve sağlıklı ara öğünlerde birden çok doza bölünerek alınmalıdır. Vücut bir seferde 30 gramdan fazla proteini absorbe edemez. Ayrıca, protein daha uzun süre tokluk hissetmemizi sağlayan bir besin türüdür. Öğünlere yayılırsa, açlık hissi ve sık yeme riski azalacaktır.
Proteini nasıl tüketmeliyim? Protein tozu, barlar veya mamalarla mı? Vejetaryenler proteini nasıl alabilir?
Kişiye özel ihtiyaçlar ve tercihlere göre birçok seçenek vardır. Diyetisyenimiz size protein kaynakları hakkında gerekli bilgiyi sunacaktır. Etler, yumurta, süt ürünleri, baklagiller günlük gıdalarımızda bulunan protein kaynaklarıdır. Ayrıca soya ve kahverengi pirinçten elde edilen ürünler de bulunabilmektedir. Protein shake veya barları alternatif kaynaklardır. Günlük beslenmenizde normal gıdaları tolere etme oranınız arttıkça, bu alternatiflere ihtiyacınız azalacaktır.
Yeterince protein tüketmezsem ne olur?
Vücut hızlı kilo kaybı döneminde iyileşme ve vücut kas kitlesini korumak için ek proteine ihtiyaç duyar. Protein aynı zamanda metabolizmanızın hızlanması için de gereklidir. Diyette gerekli miktarda protein bulunmazsa, bu ihtiyaç kaslardan karşılanır ve vücut giderek zayıf düşer.
Alkol tüketebilir miyim?
İlk aylarda(mutlak şart olarak ilk 4 ay) alkol kesinlikle tüketilmemelidir. İdealde ilk 1 yıl hiç alkol tüketmemenizi isteriz. Alkol tüketirken de özellikle derecesi yüksek olanların hiçbir besin değeri olmayan çok yüksek miktarda kalori içerdiğini unutmayın. Bunun dışında alkol, mide ve yemek borusu mukozasını tahriş eder, reflüyü arttırır. Böylece iştahınızı da uyarır ve giderek daha çok yemenize neden olur. Kısacası, ameliyat kararı alırken göze aldıklarınızı bir yana, alkolü diğer yana koyup ona göre karar verin. Sosyal içici dozunda alkole ise 1 yıldan sonra izin verilebilir.
Ameliyattan Ne Kadar Önce Sigara İçmeyi Bırakmalıyım?
Ölümcül emboli ve pnömoni riskini azaltmak istiyorsanız 6 hafta önce sigara içmeyi bırakmanız gereklidir. Tamamen bırakamıyorsanız dahi, miktarı kademeli olarak azaltmanıız öneririz.
Neden Ameliyattan Önce Sigara Kullanmayı Bırakmak Zorundayım?
Herşeyden önce, tüm tütün ürünleri dokulara giden kan akımını azaltır ve dokuların iyileşmesini geciktirir. Sigara içmeyle bağlantılı rahatsızlıklar:
-Kan pıhtılaşmasında artma ve emboli: Bariatrik cerrahiden sonra ölümlerin en sık nedenidir
-Gastrik bypasstan sonra marjinal ülser (mide-barsak bileşkesi ülseri)
-Kalp hastalıkları
-İnme
-Kronik tıkayıcı akciğer hastalığı
-Artmış kırık riski
-Katarakt
-Ağız, boğaz, yemek borusu, larinks, mide, pankreas, idrar kesesi, rahim boynu ve böbrek kanseri
Obezite cerrahisinden sonra tuz tüketebilir miyim?
Hipertansiyon ya da başka bir hastalıkla ilgili özel bir durumunuz yoksa tuz kullanımında bir sıkıntı yoktur. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre günlük tuz tüketiminiz 5-6 gr ‘ı (1 çay kaşığı) geçmemelidir.
Obezite cerrahisinden sonra asitli-gazlı içecek tüketebilir miyim?
Obezite cerrahisi sonrası kola, soda, gazoz gibi asitli içecekler en az 1 yıl boyunca tüketilmemelidir. Bu içecekler mide iyileşme sürecini olumsuz etkiler. İçeceklerin içindeki gaz mideyi gererek rahatsızlık hissi verir aynı zamanda mideyi genişletme ihtimallerinden dolayı önerilmemektedir.
Obezite cerrahisi sonrası besin etiketlerinde nelere dikkat etmeliyim?
-Porsiyon başına 5 gramdan daha az şeker bulunduran besinler seçilmeli,
– İyi lif kaynağı besinler tüketilmeli ve porsiyon başına en az 3 gram lif içermelidir.
-Toplam kalorinin %30 undan daha az yağ içeren besinler tercih edilmeli,
-Besinlerdeki doymuş yağ miktarı toplam kalorinin %10 undan daha az olmalı,
-%1 den az trans yağ içermeli,
-Porsiyon başına 300 miligramdan az sodyum içeren besinler seçilmeli,
-Düşük kolesterollü besinler tüketilmeli,
– Proteinden yüksek besinler seçilmelidir.
Obezite cerrahisi sonrası su tüketiminde sorun yaşar mıyım?
Obezite cerrahi sonrası bazı hastalarımız su alımında sorun yaşayabilmektedir. Her gün miktarı biraz daha arttırarak günlük en az 1.5 litre su tüketilmelidir. Bazı kişilerde suyun tadına karşı bir hassasiyet gelişebilir. Obezite cerrahisi sonrası tad ve koku algısında değişiklikler olması doğaldır. Böyle bir durumda suyunu sevdiğiniz meyve ve sebzelerle(taze nane, salatalık,çubuk tarçın, çilek, elma dilimi,limon dilimi) aromalandırabilirsiniz.
Su tüketimi neden önemlidir?
Obezite ameliyatlarından sonra yetersiz su tüketimine bağlı dehidrasyon hastaneye başvuruların en önemli sebebidir. Yetersiz sıvı tüketimi vücudun normal işlevlerini sürdürmesini engeller. Ayrıca depolanan yağın enerjiye dönüştürülmek üzere yakılması için de su gereklidir. Bu nedenle mutlaka yanınızda bir su şişesi taşımalısınız.
Susuzluk hissini beklemeden aralıklı olarak yudum yudum su almak iyi bir yöntemdir. Günde ortalama 6-8 bardak su içmek en idealidir. Günde ortalama 5-10 kez açık renkli idrar çıkarıyorsanız yeterli su alıyorsunuz demektir. Dehidrasyon belirtileri susuzluk hissi, baş ağrısı, kabızlık, oturup kalkarken baş dönmesidir. Yeterince su tüketemiyorsanız mutlaka bizimle temasa geçiniz.
Obezite Cerrahisinden Sonra İlaç Kullanımında Nelere Dikkat Etmeliyim?
Obezite cerrahisine aday olan hastaların büyük çoğunluğu diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kalp hastalıkları gibi bir çok yandaş hastalıktan muzdariptir. Bariatrik cerrahi geçiren ve başarılı şekilde kilo veren hastalarda bu hastalıklarda belirgin düzelmeler ve hatta tam iyileşme görülür. Bariatrik cerrahları ve ilgili hekimlerinin önerisi ile hemen tüm ilaçları bırakabilirler. Emilim bozucu ameliyatlardan sonra kullanılması gereken vitamin ilaçları ise vücutta herhangi bir zararlı etkileri olmayan vitamin destekleridir. Yani normalde besinlerle alınan vitaminlerin dozunu arttırmak için eklenen ilaçlardır. O nedenle, ameliyattan önceki sağlık problemleri ve kullanımı zorunlu ilaçlarla kıyaslanmaları mümkün değildir.
Kullandığım ilaçlar obezite cerrahisiyle nasıl etkilenir?
Ameliyat türüne göre değişmek üzere bazı ilaçların emilimi değişebilir. Ayrıca ameliyattan hemen sonra büyük boyuttaki tablet ve kapsüllerin kullanımı önerilmez. Bunlar bazen takılmaya neden olabilirler. Bu nedenle, cerrahınız bazı ilaçların ağızda eriyen ya da enjektabl formlarını önerecek, ya da bazı ilaçları ezerek almanız gerekecektir. Enterik kaplı bazı geç salınımlı ilaçlar ezilerek alınamazlar. Bazılarının ise ezilmesi ve gıdayla karıştırılması daha iyi olabilir.
Mide bandı ve tüp mide gibi ameliyatlar ilaç emilimini çok az etkiler veya etkilemezler. Bypass ve duodenal switch ameliyatları ise emilimi anlamlı şekilde etkilerler. Antidepresanlar gibi bazı ilaçların aynı etkiyi göstermek için çok daha yüksek dozlarda alınması gerekebilir. Bu konuda ilgili uzmanla görüşülmesi gerekir.
Obezite cerrahisinden sonra ilaçlarım değişecek mi?
Çok büyük olasılıkla evet. Obeziteyle ilişkili hastalıklar düzeldikçe bazı ilaçların dozlarının değiştirilmesi veya bırakılması mümkün olabilir. Diyabet hastaları ameliyat türüne göre daha az insüline ihtiyaç duyabilir veya hatta insülini tamamen bırakabilirler. Tansiyon ve kolesterol ilaçları da ilk ayda büyük oranlarda doz ayarlaması gerektirir ve hatta bırakılabilir. Bu kararlar doktorunuzun vereceği kararlardır, kendi başınıza ilaç dozunu ayarlama veya bırakma yoluna gitmeyiniz.
Obezite cerrahisinden sonra kaçınılması gereken ilaçlar nelerdir?
Bu konuda da ekibimize danışmanız önemlidir. Bypass içeren ameliyatlardan sonra NSAID grubu ağrı kesici-antiromatizmal ilaçların alınması ülser ve midede irritasyona yol açabileceğinden bunlardan kaçınılmalıdır. Anastomoz hattında gelişen marjinal ülserler kanayabilir veya delinebilirler, her ikisi de ciddi komplikasyonlardır. Ölüme neden olmasalar da, bazen aylarca sürebilen sıkıntılara, hatta bazen ikincil operasyonlara ve bazen de bypassın revizyonuna neden olabilirler.
Ben de dahil, bazı cerrahlar sleeve ve mide bandı ameliyatlarından sonra da NSAID kullanımını önermemektedir. Prednisolone gibi kortikosteroidler de ülserlere yol açabileceği ve iyileşmeyi geciktireceği için önerilmez, ancak bazı durumlarda gerekli olabilirler. Bazı uzun etkili, gecikmiş salınımlı veya enterik kaplı ilaçların emilimleri bariatrik cerrahi ile bozulabilir. Hangi ilacın nasıl etkileneceği konusunda bizimle ilgili branş hekiminizin iletişimini sağlamanız en doğrusudur. Son olarak, bazı ilaçların kilo alımına etkisi vardır. Bu durumda, ilacın faydası ile geri kilo alımı riskinin dengesi incelenmelidir. Daha az yan etkili alternatif ilaçların tercih edilmesi bir çözüm olabilir.
Bariatrik cerrahiden sonra ek ilaçlar kullanmam gerekecek mi?
Ameliyattan sonra önceden kullanmasanız da kullanmanız gereken iki ilaç vardır. Bunlardan biri, minimum 3-4 ay süreyle kullanacağınız PPI yani asid azaltıcı ilaçlardır. Diğeri ise safra kesesinde taş oluşumunu engellemeyi amaçlayan ve hızlı kilo verme döneminde önerilen ilaçlardır. Mide koruyucunuza ameliyattan hemen sonra, diğer ilaca ise 1. ayda başlayacaksınız.
Bütün ilaçları ezerek alabilir miyim?
Üretim teknolojileri gereği bazı ilaçları kıramazsınız. Genellikle kaplı olmayan ve direk salınan tüm ilaçlar ezilebilir. Bu nedenle hangi ilacı nasıl alacağınız konusunu bize ve ilgili hekimlerinize danışmanız önemlidir.
Obezite Cerrahisinden Sonra Fiziksel Aktivite İle İlgili Neler Bilmeliyim?
Uzun süreli kilo kontrolünde fiziksel aktivite çok önemlidir. Farklı hastalar farklı ihtiyaç ve yeteneklerde olabilir. Fitness programınızda ilerledikçe bedeniniz aynı aktiviteyi daha etkili ve kolay bir şekilde tolere edecektir. Bunun anlamı, giderek daha az kalori yakmanızdır. Kilo kaybınız arttıkça, aynı saatte yaptığınız egzersizde yakılan kalorinin azalması da kaçınılmaz bir gerçektir. Bu nedenle zamanla fitness aktivitenizin süre ve yoğunluğunu arttırmalısınız. Bu konuda bireysel egzersiz danışmanımızdan tavsiye almanız önerilir.
Ne kadar egzersiz yapmalıyım?
Güncel kılavuzlar haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz öneriyor. Bunlar tempolu yürüyüş, jogging, zumba, yüzme veya egzersiz cihazları ile olabilir. Egzersizi güvenli olarak tolere etme eşiğinin kişiden kişiye değişebileceğini lütfen unutmayın. Bu miktar ve sürelerin size özel belirlenmesi çok önemlidir.
Ne tür egzersizler yapmalıyım?
Aerobik (kardiyo), rezistans ve fleksibilite egzersizlerini karıştırmanız en iyi sonucu sağlayacaktır. Değişik egzersiz programlarını deneyerek kendiniz için en iyisini bulabilirsiniz. Önemli olan, rutin olarak sürdürebileceğiniz, mümkünse evinize yakın ve zevk aldığınız bir program oluşturmaktır. Eklem problemleri olan hastalar için sıcak su egzersizleri mükemmeldir. Eğer bir merkeze gidemeyecekseniz, egzersiz videoları eşliğinde dikkatlice yapılan ev egzersizleri de işe yarayacaktır.
Obezite cerrahisi sonrası ağız kokusunu nasıl önleyebilirim?
Obezite ameliyatından sonra birçok hastayı rahatsız eden konulardan biri de ağız kokusudur. Ameliyattan sonra midedeki yara iyileşmesi, suyun nispeten az tüketilmesi, özellikle erken dönemde sıvı ile beslenirken midenin daha hızlı boşalması ağız kokusuna sebep olabilir.
Ağız kokusunu önleyebilecek bazı beslenme tavsiyelerinden önce birkaç ana kurala dikkat edip etmediğinizi kontrol etmeniz önemlidir:
1- 5 dakikada bir büyük yudum su içmek
2- Sigara içmemek
3- Çay, kahve tüketmemek
Ağız kokusunu önleyebilecek ayran tarifi:
Bu ayran tarifini hastaneden taburcu olduğunuz andan itibaren tüketebilirsiniz. Hem yeterli sıvı almanıza yardımcı olacak, hem kalsiyum ihtiyacınızı karşılayacak, hem de ağız kokusuna iyi gelecektir.
Gerekli malzemeler:
-1 ceviz büyüklüğünde taze kök zencefil (rendelenmiş olarak),
-1 demet dereotu
-1 litre kaynamış su
-Yoğurt.
Kök zencefili rendeleyin. Dereotunu iyice yıkayın. Bıçak kullanmadan elinizle ikiye bölün. Üzerine kaynayan bir litre suyu döküp 4 dakika kaynatın. Oda sıcaklığına gelince süzüp ayranınızı bu su ile yapın. Bu içecek aynı zamanda mide bulantısına karşı da etkilidir.
Elmalı rezene çayı:
Gerekli malzemeler:
– 1 büyük yeşil elma
-1 tutam rezene
-5 adet karanfil
-1.5 Su Bardağı Su
Elmayı doğrayıp, 1.5 bardak su ile 20 dakika kaynatın. Altını kapatınca içine rezene ve karanfili ilave edin. 10 dakika beklettikten sonra süzerek içebilirsiniz.
Hindistan Cevizli Kefir:
Gerekli malzemeler:
-1 adet hindistan cevizi
-1 su bardağı kefir
Hindistan cevizi suyunu tahta kaşıkla kefirinize karıştırabilirsiniz . Eğer suyu yoksa hindistan cevizinden bir parça rondolayıp kefirinize ekleyebilirsiniz.
Armutlu Yoğurt:
Gerekli malzemeler:
-1 adet yumuşak armut,
-1 çay bardağı yoğurt.
Soyup rondoladığınız armutu yoğurt ile karıştırarak tüketebilirsiniz.
Mersin Çayı:
-5-6 Tane Mersin Yaprağı
-1 Su Bardağı Kaynamış Su
-3 Tane Kakule
Hepsini kaynamış suya atın. Yatmadan 2 saat önce ılık olarak içebilirsiniz.
Ne zaman duş alabilirim?
Yaralarınız su geçirmeyen bandaj ile kapatarak hastanede ikinci gününüzde ve sonrasında eve döndüğünüz ilk gün duş alabilirsiniz. Sabun veya şampuan kullanabilirsiniz. Küvette yıkanmak 3.haftadan sonra serbesttir.
Ne zaman işe başlayabilirim?
Ameliyattan sonra çoğu hasta 2 hafta içinde işe dönebilmektedir.Masa başında çalışılan bir işiniz varsa ameliyattan 1 hafta sonra işe başlayabilirsiniz.
Kilo vermem durdu, ne yapmalıyım?
Obezite cerrahisi ile kilo kaybedildikçe, vücut kendini savunmaya ve ulaştığı kiloyu korumaya çalışacaktır. Bu da kilo vermede periyodik duraklamalara neden olur. Bu normal ve beklenmesi gereken bir durumdur. Kilo vermeniz durakladığında cesaretinizin kırılmasına izin vermeyin. Bunlar kilo verme serüveninin olağan ve gerekli parçalarıdır.
Obezite cerrahisinden sonra nasıl ve ne kadar egzersiz yapmalıyım?
Yürüyüşe ameliyatın akşamında başlayabilirsiniz. İyileştikçe egzersiz süre ve yoğunluğunu arttırabilirsiniz. 20. Günden itibaren yüzmeye, 1. Aydan itibaren karın kaslarını zorlamadan hafif salon egzersizlerine başlayabilirsiniz. Güncel kılavuzlar haftada en az 150 dakika orta düzeyde egzersiz öneriyor. Bunlar tempolu yürüyüş, jogging, zumba, yüzme veya egzersiz cihazları ile olabilir.
Ameliyattan sonra gebe kalınabilir mi?
Obezite cerrahisi tüm metabolizma ve hormonal denge üzerinde düzeltici bir etkiye sahiptir. Ameliyat öncesinde korunmadığı halde gebe kalamayan hastaların ameliyattan sonra ilk aylarda gebe kalma olasılığı çok yüksektir. Bu etki, polikistikover başta olmak üzere yumurtalıklar üzerindeki yağ birikimine bağlı hormonal baskının kalkmasından kaynaklanır. Bu nedenle, obezite cerrahisinden sonraki hızlı kilo verme ve metabolik dönüşüm dönemi olan ilk 12 ay güvenilir bir korunma yöntemi uygulanması önemlidir. Gebe kalmak için en ideal süre 18 ay ve sonrasıdır.Obezite cerrahisinden sonra erken doğum olasılığının arttığı güncel yayınlarda bildirildiğinden, bu gebeliklerin riskli gebelik takibinde uzman kadın doğum uzmanları tarafından takip edilmesi önerilir.
Ameliyattan sonra deri sarkmalarım olacak mı?
Obezite cerrahisinden sonra, uzun yıllardır birikmiş ve deriyi germiş olan büyük miktarda yağ dokusu ortalama 8-12 ay içerisinde ortadan kalkar. Bu sırada deri kişiden kişiye değişen oranda hasara uğradığından, deri sarkmaları meydana gelebilir. Genç, deri kalitesi iyi ve spor yapan hastalarda daha az olmakla birlikte, bu sarkmalar rahatsız edecek düzeyde olursa ikinci bir operasyonla sarkan derilerin çıkarılması gerekebilir.Bu ameliyatların postbariatrik estetik cerrahide uzmanlaşmış plastik cerrahlar tarafından yapılması istenen sonuçlara ulaşılmasını sağlayacaktır. Kimi zaman sadece karın germe ameliyatı yeterli olurken, bazı hastalarda 360 derece total body lift, kol germe, bacak germe ve genital estetik de gerekebilmektedir. Estetik müdahaleler için ideal kiloya inilmesi ve 6 ay o kilonun korunması halinde sonuç çok daha iyi olacaktır.
Post Bariatrik Estetik Cerrahi ile ilgili doğru zaman,doğru hekim,doğru ameliyat yapılması hastayı çok daha mutlu edecektir. Bu nedenle ameliyatınızdan sonra bize her ay ön ve yandan,ayakta kollarınız ve bacaklarınız açık vücut hatlarınızın belli olduğu fotoğraflar göndermenizi rica ediyoruz. bu fotoğraflarda ki gidişata göre plastik cerrahi ekibimiz size özgü tedavi planını ,zamanını ve aşamalarını belirleyecektir.
Obezite Cerrahisinden Sonra Yaşanan Psikolojik Değişimler Nelerdir?
Tahmin edilebileceği gibi, yaşam tarzında büyük değişiklikler yapan ve bedensel olarak da büyük bir değişim geçiren kişilerde, hem benlik algısında, hem de diğer kişilerin bizim hakkımızda düşündüklerinde belirgin bir farklılık oluşur. Bazı hastalar yaşam tarzını değiştirdikçe ve kilolarını yönetmede başarıya ulaştıkça kendine güvenlerinde de belirgin artış olur. Bazıları ise kendilerini hala obezken oldukları gibi görmeye devam eder, daha doğrusu kilo verseler de hala obez olduklarını düşünürler.
Güçlü ilişkiler, yaşanan değişimler ve zorlukların paylaşılmasıyla daha da kuvvetli hale gelir. Buna karşın zayıf ilişkiler, özellikle de eşler arasında bir eşitliğin bozulmasına yol açan değişimlerle zarar görebilir. Bu nedenle, sorunlu ilişkilerde obezite cerrahisi yoluyla zayıflamanın kurtarıcı olacağını beklemek, çatırdayan evliliklerde çocuk doğurmanın ilişkiyi kurtaracağını beklemek gibidir.
İşyerinizde ki dengeler de sizin yaşadığınız farklılaşmaya paralel olarak değişecektir. Bazı hastaların işyeri arkadaşları onlara destek olur ve kazandıkları başarıyı kutlarken, bazıları daha az destekleyici olabilir. Kısacası tüm hastalar, uzun bir yolculuğa çıktıklarını ve yolun zaman zaman tümsekler ve çukurlar içerdiğini bilmeli, mental olarak bunlara direnmeye hazırlıklı olmalıdır. Bu zorluklar kişiler arası çatışmalardan, evlilikle ilgili strese, cerrahi komplikasyonlardan kilo vermede duraklamaya kadar değişebilir.
Yeme alışkanlıklarımız ve sıklığımız genellikle duygularımızla, stresle, sıkılma ile etkilenir. Bunun sonu düşüncesizce yemeden, yeme bozukluklarına kadar gidebilir. Bunlar oldukça sık, ama her zaman aşikar olmayan durumlardır. Kendinizi stresinizi gidermek için yerken ya da aslında aç olmadığınız halde yerken yakalarsanız, cerrahınızdan ya da ekibindeki terapide uzmanlaşmış bir psikoloğunuzdan destek almalısınız. Bu sorunlar, zamanında müdahale edildiğinde işlerin tekrar rayına oturtulabileceği durumlardır.
Obezite Ameliyatından Sonra Yeme ve İçme Alışkanlıkları Nasıl Değişecek?
Ameliyattan sonra çoğu zaman aynı akşam, ya da bir gün sonra sabahında yudum yudum su içmeye başlayabilirsiniz. İkinci günden itibaren elma suyu, soya sütü gibi biraz daha kalorili içeceklere geçeceksiniz. İlk hafta berrak sıvı ile (tanesiz komposto, et suyu çorba) besleneceksiniz. İkinci hafta biraz daha kıvamlı çorbalar, protein süspansiyonları sizi bekliyor.
2.haftadan sonra pürelere geçtiğinizde gerek lezzet, gerekse doyma açısından sıkıntınız oldukça azalacaktır. Gerçi hastalarımızın çoğu bu dönemlerde hemen hiç açlık hissetmediklerini ifade etmektedir. Katı gıda almadığınız dönemlerde çiklet çiğnemek faydalı bir alışkanlıktır. Çiğneme güdüsünü tatmin ettiği, kaslarınızı çalıştırdığı gibi, aynı zamanda mide-barsak hareketlerini de arttırarak sindiriminize fayda sağlar. Ortalama 4-6 haftada normal, katı gıdalara geçebilirsiniz.
Katı beslenme döneminde ilk başlarda çok hızlı bir şekilde tıkanabilirsiniz. Ameliyattan sonraki erken dönemlerde yeni mide poşunun hacmi en küçük düzeydedir. Zamanla biraz daha genişlese bile hiçbir zaman ortalama küçük bir kase boyutunu aşmayacaktır. Normal bir mide bunun ortalama 4-5 katını alabilir.
Katı gıdalara geçtiğinizde her lokmayı çok iyi çiğnemeniz önemlidir. Bu da ortalama 20-30 kez çiğneme anlamına gelir. Yutmadan önce gıda tamamen püre kıvamına gelmiş olmalıdır.
Katı gıdaların çok iyi çiğnenmeden yutulması yeni mideniz veya mide-barsak geçişinde tıkanmaya yol açabilir. Bu da göğüs kemiği arkasında şiddetli ağrı,bulantı ve kusmayla kendini gösterir. Böyle bir tıkanma durumunda yapabileceğiniz en kötü şey üstüne su içmeye kalkmaktır.
Öğünlerinizin en az ve en fazla 20-30 dakika sürmesi gerekir. Günde 3 büyük öğün yerine 6 küçük öğüne ihtiyacınız olacaktır. Öğünler arasında abur cubur nitelikli atıştırmalardan kaçınmanız gerekir. Özellikle bazı gıdalar, makarna, ekmek, çiğ sebze, kuru et gibi, iyi çiğnenmeden yendiğinde ağrı ve rahatsızlığa neden olurlar. Bu gıdaları tüketmemeye veya dikkatli tüketmeye çaba gösterin.
Her gün ortalama 8 bardak su veya kalorisiz sıvı tüketmeniz uygundur. Yemekler sırasında su veya içecek tüketiminden kaçının. Yemeden 60 dakika önce ve sonra içmeniz en doğrusudur. Aksi halde sıvı midenizin daha hızlı boşalmasına ve daha fazla ve hızlı açlık hissetmenize neden olacaktır. Gıdalarda olduğu gibi sıvılarda da yudum yudum almanız önemlidir. Pipet kullanmak hava yutmaya yol açabilir, o nedenle bardaktan yudumlamak daha iyidir.
Obezite Ameliyatından Sonra Hala Kalorileri Hesaplamak Zorunda mıyım?
Ameliyatınızdan sonra gerek ben, gerek koordinatörlerimiz ve en çok da bariatrik diyetisyenimiz size neler yemeniz ve nelerden kaçınmanız gerektiği konusunda bilgi vereceğiz. Diyet kurallarınıza uymanız özellikle ameliyat sonrası erken dönemde çok önemlidir. Buradan “diyet yapacaksam neden ameliyat oldum” gibi bir yanlış inanışa kapılmayın. Burada kastedilen sağlıklı beslenme alışkanlıkları, şimdiye kadar defalarca kez denediğiniz ve başarısızlıklarla sonuçlanan diyetlerle aynı kefeye konmamalıdır.
Çoğunlukla protein ağırlıklı, sebze ve tam tahılları içeren bir diyet kilo vermenizin ve onu korumanızın en iyi yoludur. Ameliyat olsanız da, hala yüksek kalorili gıdalardan kaçınmanız gereklidir. Çok fazla yağ, işlenmiş şeker veya karbonhidrat içeren gıdalardan uzak durmalısınız. Doyduğunuzu hissettikten sonra yemeye devam etmek mide hacminizi genişletir, fazladan kalori almanızı sağlar ve kilo kaybınızı baltalar. Yemeğin dışında, yüksek kalori nedeniyle şeker, früktoz veya mısır şurubu içeren her türlü içecekten de uzak durmalısınız. Mümkün olduğunca karbonatlı içeceklerden kaçınmalısınız. 5-6 aydan sonra, miktarı abartmamak ve katılarla sıvıları karıştırmamak gibi diğer kurallara da uymak kaydı ile doğal madensuyu içilebilir. Obezite cerrahisinden sonra erken dönemde kesinlikle alkol tüketilmemelidir. Sonrasında da bol kalori içerdiği ve besleyici olarak faydası olmadığı için alkolden kaçınılmalıdır.
Obezite Cerrahisinden Sonra Uyku Düzeni Nasıl Olmalıdır?
Sağlıklı bir uyku düzeni başarılı kilo kaybında kilit öneme sahiptir. Düzenli bir uyku saati sadece çocuklar için önemli değildir. Çok geç saatlerde yatmanın ve yetersiz uykunun kilo alımı ile ilgisi kanıtlanmıştır. Uyku düzeninizi sağlıklı hale getirmek için yapabilecekleriniz arasında akşam kahvesinden kaçınmak, günün erken saatlerinde egzersiz yapmak, sessiz, karanlık ve konforlu bir yatak odası düzenlemek sayılabilir.
Birçok hastanın obezite ameliyatı öncesinde uyku apnesi vardır ve bir kısmı CPAP cihazı kullanır. Ameliyattan sonra en erken düzelen yandaş hastalıklardan biri de uyku apnesidir. Yine de gerektiği sürece uyku apnesi tedavinize de devam etmelisiniz. Zamanla yapılması gereken değişiklikler konusunda bizimle ya da göğüs hastalıkları hekiminizle görüşmelisiniz.
Ameliyattan Sonra Stres Sakıncalı mıdır?
Stresle başetmek de başarılı bir ameliyat sonrası dönemi için önemlidir. Doğru yönetilemeyen stress kötü seçimlere yol açarak sizi raydan çıkarabilir. Ameliyattan önce olduğu gibi, sonra da stress kilo verme başarınızı kötü yönde etkileyecektir. Açık iletişime dayalı kuvvetli ilişkiler, düzenli egzersiz, meditasyon, yoga gibi rahatlatıcı alışkanlıklar stresle baş etmenizde yardımcı olacaktır.
Bu konuda internet destek grupları da çok önemlidir. Bu gruplar hem sizinle aynı sorunlarla uğraşan geniş bir hasta kitlesinin deneyimlerinden faydalanmanızı, hem de doğrudan uzmanlara soru yöneltmenizi sağlarlar. Tabii ülkemize has olarak, bu gruplara dadanan simsarlar ve ürün satıcılarına karşı uyanık olmanızı ve bunları yönetime bildirmenizi öneririz. İnternetin en eski ve geniş topluluklarından biri olan Facebook Obezite Destek grubumuza katılmanızı şiddetle öneririz.
Obezite Ameliyatlarından Sonra Saç Dökülmesi Olur mu?
Obezite cerrahisinden sonra saç dökülmesi çok sık görülen ve özellikle kadın hastalarda çok can sıkan bir sorundur. Hastaların yaklaşık % 40’ında görülür. Oysa tüm hastalar doğal olarak hem başarılı şekilde kilo vermek, hem de hala güzel saçlara sahip olmak isterler. Bariatrik cerrahiyle ilişkili saç kaybına telogen effuvium adı verilir ve normal saç döngüsünün bir türüdür. Yani, saç kaybıyla sonlanan saç dökülmesinden farklı ve doğal bir süreçtir. Genellikle 6 aydan uzun sürmez. Bebeklerde yaşamın ilk aylarında görülen saç dökülmesine benzer.
Vücut yıprandırıcı dış güçlerle savaşan ve kendini onaran dengeli bir makine gibidir. Ancak yaşlandıkça ve yaşam tarzı değiştikçe bu mükemmel denge de zedelenebilir. Aşırı yeme, stress, ağır egzersiz gibi sağlıklı yaşam için uygun olmayan durumlar bunu hızlandırır. Günlük yaşamda da her gün saçlarımızın bir kısmını kaybederiz. Stress, genetik faktörler, çevresel etkenler ve diyet gibi pek çok dış faktör hem kadın, hem de erkeklerde normalden fazla saç dökülmesine yol açabilir.
Obezite cerrahisinden sonra görülen saç dökülmesi ise, genellikle besin maddeleri ve vitamin alımındaki dramatik düşüşten kaynaklanır. Burada kastedilen vitamin eksikliğinden farklıdır. Kalori ve besinlerin emilimindeki ani değişiklik vücutta şok etkisi yaratır. Obezite cerrahisi tüm metabolizmanızı formatlar.
Obezite cerrahisinin amacı vücudun bozulmuş olan dengesini tekrar oluşturmaktır. Ancak obezite hastalarında vücut genelde ihtiyacından daha fazlasını tüketmeye alışmıştır. Bu da ameliyattan sonra kalorik dengenin daha sağlıklı bir yaşam tarzına ulaşmak için değişmek zorunda olduğu anlamına gelir. Bu şok, özellikle iyileşme ve hızlı kilo kaybı döneminde besin ve vitaminler vücudun diğer bölümlerine yönlendirileceğinden geçici saç dökülmesine yol açar.
Cerrahi işlemin kendisi bile saç dökülmesine neden olabilecek bir strestir. Her hastanın bedeni benzer travmalara farklı yanıt verir. Bu da hangi hastaların daha fazla etkileneceğinin belirlenmesini ve öngörülmesini engeller. Bazı hastalarda hiç veya çok az olan saç dökülmesi, diğerlerinde ciddi boyutlara ulaşabilir. Burada unutulmaması gereken, eğer aşırı dökülme söz konusuysa cerrahi sonrası dönemde diğer saç dökülmesi nedenlerinin de araştırılması gerektiğidir.
Saç dökülmesinin nedeni ne olursa olsun, saçlarının döküldüğünü görmek herkes için çok stressli olabilir. Bariatrik cerrahi geçiren hastaların unutmaması gereken, bunun neredeyse tamamen geçici olduğudur.
Saç dökülmesine neden olan pek çok faktör olabilir. Bunlar cerrahi, akut hastalık, travma, karaciğer hastalıkları gibi kronik hastalıklar, hipotiroidi gibi hormonal dengesizlikler, düşük protein tüketimi, anoreksi, kronik demir eksikliği, ağır metal zehirlenmesi, beta bloker ilaçlar, aşırı A vitamini tüketimi veya antikoagulanlar olarak özetlenebilir.
Kilo verme amacıyla yapılan herhangi bir cerrahi işlem, özellikle de beslenme önerilerine yeterince uymadığınızda ve destek vitamin, mineral kullanmadığınızda diyetinizdeki protein ve demirin eksilmesine yol açabilir. Böylece normal saç döngüsündeki saçlar daha kısa, ince ve zayıf olarak büyüyebilir.
Obezite cerrahisi aynı zamanda hormon seviyelerinde de değişikliklere yol açar. (Ki bu değişiklikler, obezite cerrahisinin etkinliğinin bir kısmından da sorumludur ve faydalıdır.) Bu dalgalanmalar da saç büyümesini etkiler. Hasta ideal kilosuna yaklaştıkça bu anlamlı kilo kaybı azalmaya başlar ve hormon seviyeleri de daha normal düzeylerde sabitlenir.
Saçlarım Ne Zaman Dökülmeye Başlar?
Obezite cerrahisinden sonra görülen saç dökülmesi genellikle 3-6. aylar arasında olur. Bazı hastalarda daha erken veya daha geç de görülebilir. Ortalama olarak cerrahiden 12-18 ay sonra, hastanın kilo kaybı ve yeme alışkanlıkları stabil hale geldiğinde saçlar da önceki güçlerine kavuşurlar. Gastrik bypass, gastrik bipartitisyon, SADI-S gibi emilimi azaltan ameliyatlarda saç dökülmesi olasılığı, mide bandı veya tüp mide gibi kısıtlayıcı ameliyatlara göre daha yüksektir.
Saç Dökülmesi Nasıl Engellenir?
Obezite cerrahisi geçiren hastaların uygulaması gereken en iyi korunma yöntemi, bariatrik cerrahları ve diyetisyenleri tarafından verilen yönergelere titizlikle uymaktır. Hızlı kilo verme dönemi sırasında bu tavsiyeler çok önemlidir. Zaten kilo verme durduğunda saçlar da tekrar uzamaya başlayacak ve eski güçlerine kavuşacaktır.
Saç Dökülmem İçin Neler Yapmalıyım?
Kronik bir hastalığınız veya saç dökülmesi için genetik nedenler olmadığı sürece bu tip saç dökülmesinin daima geri dönüşlü olduğunu unutmayın. O nedenle, öncelikle rahatlayın ve bu durumu dert etmeyi bırakın. Cerrahi stressi ve kilo kaybına bağlı olarak % 5-15 saç kaybı doğaldır. Nadiren 6 aydan uzun sürer ve kaybedilen saçlar tamamen geri gelir. Cerrahınızla görüşerek kronik hastalık veya beslenmeyle ilişkili olmayan faktörlerin olmadığını kesinleştirin. Cerrahınızın önerdiği beslenme şemasının dışında çok abartılı eklemeler yapmayın. Proteini veya kaloriyi abartmanız bu sefer de kilo kaybınızı sabote edecektir. Unutmayın saç dökülmesi öldürmez, ama obezite öldürür..
Yeterli B vitamini, folat, çinko ve biotin içeren bir multivitamin aldığınıza emin olun. D vitamini ve B12 takviyelerini de unutmayın. Aşırı A vitamini ve yüksek doz çinko kullanımı zararlı olabileceğinden bunlardan kaçının. Demir eksikliğiniz varsa cerrahınız ve bariatrik diyetisyeninizle görüşerek demir takviyesi alın. B vitamini takviyelerinin de herhangi bir zararı olmayacağından kullanabilirsiniz.
Omega 3’den zengin olduğundan, haftada birkaç kez balık yemeyi alışkanlık haline getirin. Tüketemiyorsanız diğer balık yağı takviyeleri konusunda cerrahınız veya bariatrik diyetisyeninize danışın.
Saç Dökülmesinin Tedavisi Nasıldır?
Geçici bir durum olduğundan, rutin ameliyat sonrası ilaç ve diyet tedavinize herhangi bir şey eklenmesine gerek yoktur. Saç dökülmesini engelleyecek veya geri çevirecek mucize bir ilaç yoktur. O yüzden boşuna para harcamayın. Özellikle aşırı dozdan kaçınmak için çinko, demir gibi preparatları kendi başınıza kullanmayın.
Dışarıdan sürülen maddelerin saç dökülmenize bir etkisi olmayacaktır. Minoxidil gibi bazı ilaçların saç gelişimini uyardığı bilinmektedir. Bunların telojen effuviumu durdurma etkisi kanıtlanamasa da, kısmen yararlı olabilirler.
Obezite ameliyatından sonra hızlı kilo kaybetmek nasıl hissettirir?
Özellikle ilk 3-6 ayda oldukça hızlı kilo vermekle birlikte, zaman zaman halsiz hissedebilirsiniz. Bunun yanısıra zaman zaman vücudunuzun farklı yerlerinde ağrı, deride kuruluk, saç dökülmesi veya saçlarda zayıflama, duygu dalgalanmaları yaşayabilirsiniz. Bu problemler vücudunuz kilo kaybına alıştıkça ve kilonuz sabit hale geldiğinde ortadan kalkacaktır. Bu süreçte bariatrik cerrah ve diyetisyeninizin tavsiyelerine uyarak yeterli protein tüketmeniz ve destek vitaminler almanız önemlidir.
Obezite cerrahisinden sonra erken dönemde kendinizi mutsuz hissetmeniz, hatta boşluğa düşmüş ya da büyük bir hata yapmış gibi düşünmeniz normaldir. Cerrahiden sonra yaşamın gerçekleri sizin ameliyattan önceki beklenti ve umutlarınızla örtüşmeyebilir. Bazı alışkanlıklar, duygular veya endişelerin ameliyattan sonra da devam etmesi sizi şaşırtabilir.
Ameliyattan sonra bir daha yemek istemeyeceğiniz, gıdalara özlem duymayacağınız ve yüksek kalorili gıdaların çekimine karşı dayanıklı olacağınızı düşünüyorsanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Kilo kaybettikten sonra eşinizin, arkadaşlarınızın ve ailenizin size daha farklı davranacağını umuyorsanız yanılıyor olabilirsiniz. Obezite cerrahisi ve kilo kaybıyla birlikte depresif ya da sinirli ruh halinizin değişeceğini umuyorsanız böyle olmayabilir. Aileniz ya da arkadaşlarınızla özellikle yeme-içmeye dayalı bazı ritüelleri özleyebilirsiniz. Buna ek olarak komplikasyonlar, iyileşme sürecinde problemler ve kendinizi diğer hastalarla kıyaslamanız durumu daha da kötüleştirebilir. Bütün bunlara hazırlıklı olmak ve obeziteyle mücadelenin uzun soluklu ve ancak direnenlerin kazanacağı bir mücadele olduğunu unutmamak gerekir.