Revizyon ve Reversal Ameliyatları

Revizyon ve Reversal Ameliyatları

Revizyon ve reversal ameliyatları, daha önce herhangi bir obezite ameliyatı olmuş ama ya istediği kiloyu verememiş veya kilo geri alımı yaşamış, ya da ameliyata bağlı sorunlar yaşayan hastalara uygulanan ikincil ameliyatlardır. Bir anlamda düzeltici veya dönüştürücü ameliyatlar da diyebiliriz. Reversal ameliyatları ise, geçirilmiş bypass ameliyatlarından sonra anatominin, yani mide şekli ve sindirim sistemi akışının tamamen normale döndürülmesini sağlar. Her iki grup da üst düzey laparoskopik cerrahi deneyimi gerektirir.

Bu makalenin son güncelleme tarihi: 28 Eylül 2025

Giriş

Revizyon ve reversal ameliyatları bütünlüklü obezite yönetiminin önemli bileşenleridir. Yetersiz kilo kaybı, kilo geri alımı veya bariatrik cerrahi sonrası komplikasyonlar yaşayan hastaların çoğu zaman kompleks gereksinimlerini çözmeyi hedefler. Dünya çapında obezite cerrahisi sayıları giderek arttığı için, sadece Amerika’da 2011-2019 yılları arasında revizyonel ameliyatlara talep de % 60 oranında artmıştır. Yine günümüzde tüm dünyada revizyonel ameliyatlar tüm bariatrik ameliyatların % 10-30’unu oluşturmaktadır. Uzun dönem takip verileri toplandıkça bu rakamın daha da artması beklenmektedir.

Revizyonel bariatrik cerrahi üç temel sınıfa ayrılabilir, düzeltici işlemler (anatomik problemleri çözmeyi hedefler), dönüşüm işlemleri (farklı bir bariatrik ameliyata geçişi sağlar) ve reversal işlemleri (anatomiyi normale döndürür.) Ayrıca, endoskopik tekniklerin gelişimiyle birlikte minimal invaziv alternatifler de bir çok revizyonel işlemde kullanılabilir hale gelmiş ve geleneksel cerrahi yaklaşıma göre daha düşük risk ve komplikasyon oranlarıyla uygulanabilmektedir.

Bariatrik Cerrahide Başarısızlık Nedenleri

-Anatomik Faktörler: 

-Gastrik bypass veya sleeve gastrektomiyi takiben mide poşu genişlemesi

-Bypass ameliyatlarını takiben mide-barsak bileşimi, yani stoma genişlemesi

-Gastro-gastrik fistül, yani yeni mide ile kalan mide arasında istenmeyen bir kanal oluşması

-Banda bağlı kayma, erozyon, port problemleri gibi komplikasyonlar

-Sleeve dilatasyonu veya fundus genişlemesi

-Davranışsal Faktörler:

-Eski yeme alışkanlıklarına dönülmesi

-Diyet önerilerine yetersiz uyum

-Sedanter yaşam stili ve azalmış fiziksel aktivite

-Grazing, kontrolsüz yeme gibi düzensiz yeme davranışları

-Yetersiz uzun dönem takip ve destek sistemi

-Fizyolojik Faktörler:

-İştah düzenlemesini etkileyen hormonal değişiklikler

-Artmış Ghrelin (iştah hormonu) seviyeleri ve azalmış GLP-1 yanıtı

-Düşen enerji harcamasına metabolik adaptasyon

-Depresyon ve stress gibi psikolojik faktörler

Revizyon Prosedürlerinin Sınıflandırılması

Endoskopik Revizyon Teknikleri

Endoskopik bariatrik revizyon işlemleri kilo geri alımı ve komplikasyonlara devrimsel bir yaklaşımdır. Cerrahi revizyonlara alternatif olarak daha düşük risk, daha düşük morbidite ve daha hızlı derlenme gibi üstünlükler sunar.

-Sleeve-in-sleeve: Tüp mide ameliyatı geçirmiş, yetersiz kilo vermiş ya da kilo geri alımı olan, endoskopide mide poşunun genişlediği saptanan hastalarda, endoskopik mide küçültme yöntemiyle tekrar kısıtlama sağlanabilir. İşlem ağız yoluyla mideye ilerletilen ve Overstitch denilen özel bir cihazla mideye hacmi tüp mide kadar daraltacak şekilde dikişler konulmasını içerir. Bu dikişler prolen denilen çok sağlam ve erimeyen bir malzemeden yapılmıştır ve uzun yıllar kalıcılığı çalışmalarla kanıtlanmıştır. İşlem ortalama 30-45 dk sürer, genel anestezi altında yapılır ve cerrahiye göre daha düşük risk içerir. Hasta aynı gün veya bir gün içerisinde taburcu olup normal hayatına dönebilir.

Apollo Endoscopic Sleeve

-TORe (Mide Çıkışı Daraltılması): TORe Roux-en-Y gastrik bypasstan sonra geri kilo alımı yaşayan hastalara sunulabilecek en gelişmiş endoskopik revizyon tekniğidir. Bu yöntem, ameliyattan ortalama 18-24 ay sonra büyük oranda gelişebilen anastomoz genişlemesi sorununu yatış bile gerektirmeyen bir müdahaleyle çözer. Peki bu işlemin tekniği ve mekanizması nasıldır?

TORe işleminde dikiş koymak için Overstitch endoskopik sütür cihazı kullanılır. Bazen 3-4 cm’e kadar genişleyebilen mide-barsak geçişi 10 mm’ye kadar daraltılır. Aynı seansta genişlemişse mide poşu da daraltılabilir. Genel anestezi altında ve ayaktan bir işlem olarak uygulanır. Derlenme süreci çok hızlıdır, 1-2 gün içinde doğal yaşantınıza dönebilirsiniz. Peki bu işlemin klinik sonuçları nasıldır?

Geniş meta-analiz çalışmalarında 12 ay içinde ortalama total kilo kaybı (TBWL) % 6 olarak bildirilmiştir. Daha güncel çalışmalarda ve kese-ağzı dikiş tekniği kullanılarak bu oranın % 9-12’ye kadar çıktığı bildirilmektedir. 5-7 yıllık kalıcılığı saptanmıştır. Cerrahi revizyonlarda % 29 kadar olabilen yan etki ve riskler burada % 6.5’e kadar inmektedir. Bu işlemin endikasyonları nelerdir?

TORe işlemi Roux-en-Y gastrik bypass ameliyatı sonrasında genişleyen anastomoz nedeniyle kilo geri alımı yaşayan hastalarda, Dumping sendromu yönetimide ve erken doyma hissinin yeniden kazandırılmasında kullanılabilir.

-Argon Plasma Koagulasyon (APC). APC özellikle orta düzeyde anastomoz genişlemesi olan bypass hastalarında mide barsak bileşkesinin daraltılmasına alternatif bir yaklaşım sunar. Argon gazı ile dokuya iletilen elektrik akımı ile dokunun yeniden modellenmesi esasına dayanır. Bazen tek seans yeterli olurken, bazen 2-3 ay sonra bir işlem daha gerekebilir. Hedeflenen anastomoz çapı 0.8-1 cm dir. Dokuda kontrollü bir termal hasar oluşturarak, iyileşme dokusunun büzüşmesi sayesinde daralma sağlanır. Klinik etkinlik kısa ve orta dönemde hemen görülebilir. Dumping sendromu vakalarında belirtilerde % 100 azalma sağlar. 

Revizyon Ameliyatları Hangi Hallerde Yapılır?

1) Mide bandının tolere edilemediği durumlar (Genelde sıktır ve korunmak mümkün değildir)

  • Ağır ve sürekli reflü
  • Gıda intoleransı
  • Band kayması
  • Band prolapsusu
  • Band erozyonu, yani migrasyon
  • Banda bağlı teknik defektler, delinme, port dönmesi

2) Yetersiz kilo kaybı veya kilo geri alımı
Özellikle mide bandı ameliyatlarından sonra sıktır. Ancak çoğu yeni başlayan cerrahlarca uygulanan çok sayıda tüp mide ameliyatından sonra da görülmektedir.
Usulüne uygun yapılmış tüp mide ameliyatı veya bypass sonrası genişlemiş mide poşu: Daha nadirdir ve korunmak mümkündür.

3) Artık uygulanmayan tarihi ameliyatların revizyonları

  • Jejunoileal bypass
  • Vertikal banded gastroplasti

Hangi Durumlarda Hangi Revizyon Ameliyatları Seçilir?

İlk ameliyat mide bandı ameliyatıysa, yetersiz kilo kaybı veya diyabetin düzelmemesi gibi bir nedenle revizyon yapılıyorsa, gastrik bypass veya SADI-S gibi bir ameliyat tercih edilmelidir. Gastrik band intoleransında sleeve gastrektomi veya gastrik bypass tercih edilebilir. Sleeve sonrası reflü gelişen hastalarda gastrik bypass revizyonu yapılmalıdır. Reflü sorunu olmayan sleeve hastalarında SADI-S’e geçilebilir.

Gastrik bypass sonrası kilo alımında, genişlemiş olan poş ve stomaya müdahale edilebilir. SADI-S’e revizyon düşünülebilir. Apollo gibi endoskopik bir yöntemle daraltma da umut vadeden yeni bir yöntemdir. Ülkemizde ilk uygulayıcısı olduğumuz bu yöntemde, halen en geniş hasta serisine sahibiz. Ağır reflüsü olan Loop duodenal switch ameliyatlarından sonra ise gastrik bypassa dönüşüm uygun olacaktır.

Revizyon Ameliyatı İllüstrasyon

Bu seçeneklerden görüleceği gibi, hem hiçbir yöntemde kilo almama garantisi yoktur, hem de tüm sorunlarda bir çözüm yolu bulmak mümkündür. Burada esas anlaşılması gereken, teknik bir hata yoksa (sleeve gastrektomide fundusun tamamen çıkarılmaması gibi..), kilo alımının altında yatanın neredeyse tamamen yeme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanmaması olduğudur.

Bu davranış kalıpları değiştirilmeden revizyona kalkışmanın mantığı yoktur. Bu durumda, revizyonun ilk ameliyat kadar bile etkili olmaması mümkündür. Çünkü çoğu revizyon hastası, artık çok daha güçlü bir ameliyata geçtiği rahatlığıyla, bozuk davranış ve yeme alışkanlıklarını daha da fazla sergilemektedir.

Mide Bandı Revizyonları

Günümüzde, daha önce mide bandı takılmış hastaların ortalama yarısı bandını çıkarttırmak zorunda kalmıştır. Bunun çok farklı nedenleri olabilir. Hastaların yaklaşık % 40’ı yeterli kilo kaybı sağlayamazlar. Bu grup hasta fazla kilolarının sadece % 25’ini kaybeder. Diğer hasta grupları ise band enfeksiyonları, band erozyonu ve band kayması gibi banda bağlı teknik komplikasyonlardan muzdarip olanlardır.

Yine bir grup hastada yıllar içinde yemek borusu alt kısmında genişleme, yutma güçlüğü ve ağır reflü gelişimi görülebilmektedir. Bu yakınmaların çoğu bandın çıkarılması ile düzelmektedir. Ancak ideal kilosuna inmiş olsa bile, hastaların çoğunda band çıkarıldıktan sonra tekrar kilo alımı görülmektedir. Merkezimizde, bandın çıkarılması ve gerek aynı seansta, gerekse birkaç ay sonrasında daha etkili bir obezite ameliyatına revizyon işlemleri en düşük komplikasyon riskleriyle gerçekleştirilmektedir.

Mide Bandı Migrasyonu Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Migrasyon kelime anlamıyla göç demektir. Özellikle eski, yüksek basınçlı ve sert silikondan imal edilen mide bandının mide duvarını aşındırarak mide içine geçmesi durumudur. Bu olduğunda öncelikle port yerinden akıntı şeklinde enfeksiyon belirtileri verir. Port yerinde kronik abse olan hastaların büyük bölümünde aslında altta migrasyon yatmaktadır. Migrasyonun ikinci belirtisi ise mide bandının gıda alımını kısıtlayıcı etkisinin kaybolmasıdır. Çünkü mideyi çepeçevre sarması gereken bandın bir kısmı midenin içine girmiştir ve kısıtlayıcı etkisi kalmamıştır.

Migrasyon akut müdahale gerektiren bir sorun olmasa da, kronik enfeksiyonun ortadan kaldırılması için en önemli faktör bandın bir an önce çıkarılmasıdır. Bandın yeterli kısmı mide içine geçtiyse band çıkarma işlemlerini endoskopik yöntemle, yani ameliyatsız olarak, ağız yoluyla girerek özel cihazlarla gerçekleştiriyoruz. Bu sayede hasta bir ameliyatın yan etkilerinden kurtulmuş olmaktadır. Migrasyon varlığında hiçbir şekilde aynı seansta revizyon ameliyatı eklenemeyeceğinden, endoskopik çıkarma büyük avantajdır.

Migrasyonlu band çıkarıldıktan sonra ortalama 6-8 ay sonra ikincil ameliyat gerçekleştirilebilir. Migrasyon olan bölgede çok yoğun yapışıklıklar olacağından, migrasyon komplikasyonlu band hastalarının tüp mide yerine bypassa revizyonu daha mantıklıdır. Aksi halde, üst kısımda olması gerekenden geniş bir mide kalabilmektedir.

Tüp Mide Ameliyatı Revizyonları

Tüp mide ameliyatı sonrasında revizyon nedenleri ilk sleeve ameliyatındaki teknik hatalar, iyi bir sleeve ameiyatından sonra fundus genişlemesi ve uygun yeme alışkanlıklarına karşın kilo geri alımıdır. Bu amaçla ya re-sleeve, yani yeniden standart tüp mide yapılması veya bir üst ameliyat grubuna revizyon tercih edilebilir.

Re-sleeve gastrektomi: İşlem laparoskopik yolla yapılabilir, konversiyonlara göre daha düşük risklidir. Ancak sadece ilk ameliyatı tekniğe uygun yapılmamış, yani büyük bir mide poşu veya fundus bırakılmış hastalarda çok etkili olduğu, sonradan genişleyen midede ise daha az etkili olacağı unutulmamalıdır.

Roux-en-Y bypassa revizyon: Başarısız sleeve gastrektomilerden sonra en sık başvurulan revizyondur. Çünkü hastaların büyük kısmında reflü şikayetleri de vardır ve bu durumda en iyi seçenek budur. Ağır gastroözofajeal reflü yaşayan hastalarda, mide fıtığı gelişenlerde, Barrett özofagus varlığında kesinlikle bu yöntem tercih edilmelidir.

Revizyonda mümkünse varolan sleeve korunur, 15-30 ml küçük bir mide poşu oluşturulur. 100-150 cm barsak atlanarak mideyle birleştirilir. Safra getiren barsak kısmı da 50-60 cm aşağıdan barsağa bağlanır.

Mini Gastrik Bypassa Revizyon: Hastada ciddi reflü, mide fıtığı veya Barrett özofagus yoksa seçilecek revizyon yöntemidir. Tüp mide korunur, yaklaşık 20-25 cm’lik uzun bir mide poşu kullanılarak, 200 cm barsak atlandıktan sonra mideyle birleştirilir. En etkili metabolik ameliyatlardan biridir.

Transit Bipartisyona Revizyon: Bu da midenin doğal çıkışını koruyan, yanısıra bir mide-barsak anastomozu içeren, yani midenin iki çıkışının olacağı bir bypass türüdür. Doğal çıkış korunduğu için gıdanın 1/3’ü buradan geçer, dolayısıyla mide boşalması kısmen daha kontrollü olur ve keza vitamin mineral eksiklikleri de 1/3 oranında daha az yaşanır. Ayrıca ana safra kanalına endoskopiyle ulaşmayı gerektiren durumlarda (ERCP) bu erişimin mümkün olduğu tek revizyondur.

Duodenal Switch Revizyonu: Gerek biliopankreatik diversiyon ve duodenal switch (BPD-DS), gerekse bunun versiyonu olan tek anastomozlu duodenoileal bypass (SADI-S) yetersiz kilo verimi veya kilo geri alma için çok güçlü revizyon seçenekleridir. SADI-S tek anastomozla cerrahi güçlüğün azaltıldığı, buna karşın üstün kilo kaybı sunan ve halihazırda sleeve olmuş hastalar için (ameliyatın bir bölümü zaten hazır olmuş olur) mükemmel bir seçenektir. Ayrıca BPD-DS’le kıyaslandığında malnutrisyon, ağır vitamin-mineral eksikliği riski de daha düşüktür.

Gastrik Bypass Revizyonu

Gastrik bypass ameliyatları genelde çok güçlü ameliyatlardır ve bu nedenle daha az sayıda hasta revizyon gerektirir. Ancak hasta beslenme kurallarına uymaz ve giderek artan miktarlarda gıda tüketirse zamanla mide poşu ve mide-barsak geçişi olan stomada genişleme meydana gelebilir. Bu durumda ya endoskopik yöntemlerle poşun daraltılması denenebilir, ya da cerrahi olarak revizyon ameliyatı gerçekleştirilebilir. Stomanın daraltılması dışında bir yöntem de distalizasyon, yani bypass alanının daha aşağıya alınması, yani emilim bozucu etkinin biraz daha arttırılmasıdır.

Bir diğer seçenek de duodenal switch revizyonudur. Bu ameliyatta var olan mide-barsak bileşkesi iptal edilir. Varolan mide poşu ile kenarda kalan atıl mide birleştirilir. Bu mideye tüp mide işlemi uygulanır. İnce barsağın ikinci kısmından barsağın ileri kısımlarına bir geçiş açılır. Bu revizyon tüm revizyonlar arasında en büyük cerrahi güçlük içeren ve büyük deneyim gerektiren işlemdir. Tarafımızdan yıllar önce gerçekleştirilen ameliyat videolarına Youtube kanalımızdan ulaşabilirsiniz.

Reversal Prosedürleri (Normal Anatominin Restorasyonu)

Öncelikle, midenin bir bölümü çıkarıldığı için tüp mide ameliyatlarında normal anatomiye dönüşün mümkün olmadığı bilinmelidir. Reversal işlemi sadece bypass türü ameliyatlar için konuşulabilir ve en komplike revizyon prosedürleridir. Bu nedenle diğer metodlarla çözülemeyen dirençli komplikasyon vakalarına saklanmalı ve mutlaka en deneyimli bariatrik cerrahlarca yapılmalıdır.

Reversal gerektirebilecek başlıca komplikasyonlar ağır malnutrisyon (vakaların % 21.4’ü), durdurulamayan Dumping sendromu (% 9.4), öğün sonrası hipoglisemi (%8.5),, aşırı kilo kaybı (% 8.5), inatçı marjinal ülserler ve kronik karın ağrısıdır. Mini gastrik bypass hastalarında aşırı safra reflüsü de reversal nedeni olabilir.

Roux-en-Y gastrik bypass reversal işleminde mide poşu ile kalan mide birleştirilir. Roux bacağını oluşturan ince barsak çıkarılır. Sİndirim sisteminin devamlılığı sağlanır. Bazı vakalarda Roux bacağının kısmen korunması ile bir miktar emilim bozucu etki korunabilir. Bu hastalarda amleiyat öncesi hazırlık ve sonrası takip çok önemlidir. Ağır malnutrisyonu olan hastalarda yoğun beslenme desteği sağlanmalı, hatta sıklıkla total parenteral nutrisyon (damar yolundan beslenme) uygulanmalıdır. Multidisipliner takım çalışması esastır. Ortalama reversal zamanlaması 9 yıl olarak bildirilmiştir. 

Reversal ameliyatlarından sonra semptomların giderilmesinde yüksek başarı oranları sağlanır. Anlamlı miktarda kilo geri alımı, malnutrisyonun çözülmesi mümkün olurken, çoğu hastanın diyabette sağlanan kontrolü de koruduğu gözlenmiştir.

Mini gastrik bypass revisal ameliyatlarınn sıklığı %1 olarak bildirilmiştir. En sık nedenler hipoalbuminemiye yol açan ağır protein-enerji malnutrisyonu, ağır safra reflüsü, tıbbi tedaviye dirençli anastomoz ülserleri ve aşırı kilo kaybıdır. Revisal gerektirme süresi ortalama 24 ay olarak bildirilmiştir. Reversal ameliyatlarının komplikasyon oranları % 10.9 olarak bildirilse de, deneyimli ellerde bu çok daha az gerçekleşmektedir. Reversal ameliyatından sonra nutrisyonel durum hızla düzelir.

Revizyon Ameliyatları Riskli midir, Riskleri Nelerdir?

Revizyon ameliyatlarında temel sorun, ilk ameliyata bağlı olarak karın içinde ciddi yapışıklıklar ve anatomik değişiklikler oluşmuş olmasıdır. Bu nedenle, revizyon ameliyatlarının mutlaka çok deneyimli laparoskopik / bariatrik cerrahlar tarafından yapılması gerekir. Daha önce ameliyat geçirmiş dokular asla ilk hallerindeki gibi olmazlar. Yer yer duvar kalınlaşmaları, doku beslenmesindeki bozulmalar kaçak başta olmak üzere birçok riski arttırır. Henüz obezite cerrahisinde öğrenim eğrisini tamamlamamış, yani her ameliyat türünden ortalama 100’er ameliyat yapmamış bir bariatrik cerrahın, deneyimli bir cerrahla işbirliği yapmadan revizyon ameliyatına kalkışmaması faydalı olacaktır.

Zaman zaman çok basit bir işlem zannedilen mide bandı çıkarma ameliyatları bile beklenmeyen zorluklar içerebilen bir revizyon ameliyatıdır. Hele midenin rezeke edildiği tüm mide veya bypass ameliyatı geçiren bir hastanın anatomisine hakim olmak ve revizyon ameliyatı yapmak, laparoskopik cerrahinin en üst seviye zorluk içeren ameliyatlarıdır. Ancak deneyimli ellerde revizyon ameliyatları da, ilk ameliyat yatış süresi, yani 3 günlük bir hastane yatışı ile gerçekleştirilebilir. Ameliyat süresi olarak da revizyon ameliyatlarının ucu açıktır. Anatomik zorluklara bağlı olarak uzun saatler alabilmektedir.

Revizyon ve reversal ameliyatları

Revizyon Ameliyatına Nasıl Hazırlanılmalıdır?

Bununla ilgili çok geniş çalışmalar olmasa da, genel olarak primer obezite ameliyatına hazırlanırken uygulanan şemaların revizyon ameliyatları için de uygun olduğu düşünülebilir. Bunun başında da, hastaların kilo alımına neden olan altta yatan hastalıkların araştırılması gelir. Tam bir tıbbi değerlendirme, gereken konsültasyonlar, biokimyasal testler, psikososyal öykü ve fizik muayene bunu izlemelidir. Bu tetkikler aynı zamanda cerrahi riskleri saptamak ve revizyon ameliyatının uygunluğunu değerlendirmek için de gereklidir. 

Revizyon cerrahisinden önce mutlaka ilk ameliyatla ilgili bilgi ve raporlar edinilmelidir. Aradan uzun yılların geçtiği vakalarda ve düzgün kayıt sistemi olmayan merkezlerde bu zor olabilir. 

Ardından hastanın beslenme uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve revizyon ameliyatına hazırlığının ele alınması gerekir. Diyetisyenin buradaki görevi çok önemlidir. Hastanın yeme alışkanlıkları ve alarm işaretleri mutlaka detaylıca araştırılmalıdır. Örneğin hasta maladaptif dediğimiz kötü yönde yeme laışkanlıkları geliştirmişse ve bunun nedeni ilk ameliyattan kaynaklanan anatomik sorunlarsa, revizyondan sonra bununla nasıl başedileceği mutlaka planlanmalı, hastanın bu konuda tekrar eğitilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca hastanın mental olarak revizyon ameliyatına hazırlanması, vitamin ve mineral desteklerini ve gerekli replasmanları kullanma konusunda bilinçlendirilmesi gerekir.

Burada değerlendirilmesi gereken en önemli yeme bozuklukları otlanma ya da grazing dediğimiz kötü alışkanlık, yüksek karbonhidrat tüketimi, öğün atlama gibi ilk ameliyatın iflasına neden olan kötü beslenme alışkanlıklarıdır. Hastanın farkındalığı sağlanmadan ve ameliyat sonrası bu alışkanlıklarını değiştirme konusunda gerekli eğitimi almadan revizyon ameliyatına kabul edilmemesi en iyisidir. Bu ameliyat öncesi eğitim ve hazırlık dönemi ekstradan kilo kaybına da yol açarsa, bu ameliyat risklerini azaltmak için bir ikramiye gibidir. Ayrıca diyetisyenin ameliyat sonrası gerekli vitamin-mineral takviyelerine ulaşamayacak hastaları da önceden belirlemesi revizyon ameliyatının uzun vadeli başarısı için çok önemlidir.

Sonrasında güncel anatominin değerlendirilmesi için mutlaka endoskopik inceleme yapılması, hatta bunun mümkünse ameliyatı gerçekleştirecek bariatrik cerrah tarafından yapılması gerekir. İlk ameliyatta olduğu gibi psikososyal kişilik değerlendirmesi revizyon ameliyatlarının da ayrılmaz bir parçasıdır. Yetersiz kilo kaybı veya kilo geri alımı olan vakalarda altta yatan faktörlerin aydınlatılması ve anlaşılması başarının temelidir. Güçlü bir değerlendirme ve tedavi planı kısa ve uzun vadede revizyon cerrahisinin başarısı için çok önemlidir. 

Kronik bir hastalık olarak obezitenin hayat boyu tedavi gerektiren bir durum olduğu unutulmamalıdır. Komplikasyonları düzeltmek için yapılan revizyon cerrahisi, kilo geri alımı olsun olmasın, ilk ameliyatlardan daha yüksek risk içerir. İlk cerrahide ölüm oranları binde 1 civarındayken revizyon ameliyatlarında bu % 2 olarak saptanmıştır. Bu nedenle, özellikle sadece kilo geri alımı için yapılacak revizyon ameliyatlarında risk-fayda değerlendirmesi mutlaka çok iyi yapılmalı ve hastanın yeme alışkanlıkları temelinde dikkatle değerlendirilmelidir. 

Revizyonel cerrahide de aydınlatılmış onam çok önemlidir. Diyet planlarına, ameliyat sonrası gerekli takviyelere veya takiplere uyulmamasının ciddi sorunlara yol açacağı bilinmelidir. Bu plana uyumlu olmayacağı hissedilen vakalarda revizyon ameliyatları gerçekleştirilmemelidir. Ayrıca revizyon ameliyatlarının ilk ameliyatlara göre daha yavaş ve daha az kilo kaybı sağlayabileceği konusunda hasta bilgilendirilmeli, gerçekçi olmayan beklentileri olan hastalar uyarılmalıdır. Bir çalışmaya göre, ilk ameliyatlarının sonuçlarıyla mutsuz olan hastaların revizyon ameliyatı sonuçlarından da memnuniyetsiz olmaları ihtimali yüksektir. Bu hastalar ameliyattan önce mutlaka uzatılmış bir davranışsal terapi sürecine tabi tutulmalıdır.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Revizyonel bariatrik cerrahi yüksek teknik zorluklar içeren, mutlaka çok ciddi deneyim gerektiren, risk ve komplikasyon oranları ilk ameliyatlardan daha yüksek olan bir cerrahi türüdür. Henüz tüp mide ameliyatında bile eğitim sürecini tamamlamamış bir cerrah tarafından kalkışılacak revizyon ameliyatları büyük ihtimalle başarısızlık ve hatta felaketlerle sonuçlanacaktır. Ayrıca bu ameliyatlardan önce hastaların değerlendirilmesi ve detaylı preoperatif hazırlık primer ameliyatlardan çok daha önemli olduğundan mutlaka donanımlı merkezler tercih edilmelidir.  

Arayın
Bilgi Alın
Whatsapp