Sizi Zehirleyen 10 Gıda Katkısı !
Yayın Tarihi: 25/12/2018Günümüzde gıdalarımızın dev şirketlerin karları uğruna saldırı altında olduğu sır değildir. Seri ve büyük miktarda gıda üretimi genelde daima tüketicinin sağlığını riske edecek manevralar gerektirir. Mahallemizdeki manavın dev holdinglerin yönettiği zincir marketlere dönüşmesiyle “doğal aroma”, “fruktoz şurubu” gibi daha önceden tüketmediğimiz bir çok zararlı içerik günlük yaşamımıza sızmıştır. Bu katkı maddelerinin neredeyse tamamı sağlığımız için toksiktir ve tüketicilerin bunlardan kaçınmaya gayret göstermektesi gerekmektedir. En sık kullanılan, sağlığa zararlı bu katkılar şunlardır:
1-BHA /BHT (Butile hidroksianisol/hidroksitoluen):
BHA/BHT nörolojik sistem ve beyin üzerinde etkileri olan, davranış değişikliklerine ve kansere neden olabilen koruyucu bir maddedir. Kahvaltılık gevreklerde, çikletlerde, et ürünlerinde, dehidate edilmiş patateste, popcorn ve cipslerde bulunur. BHA farelerde kansere neden olduğu bilinmektedir. İnsanlarda da bu etkiden şüphelenilmektedir. 2011 Karsinojenler Raporu’na göre insanlarda kansere neden olabileceği bildirilmiştir. Uluslararası Kanser Ajansı tarafından da olası insan karsinojenleri arasında sınıflandırılmıştır.
BHA aynı zamanda alerjik reaksiyonları ve hiperaktiviteyi de tetikleyebilir. Birleşik Krallık’ta BHA bebek mamalarında, Avrupa Birliği ülkeleirnin bir kısmı ve Japonya’da ise tüm gıdalarda kullanımı yasaklanmıştır. Hayvan deneylerinde gelişim üzerinde etkileri ve tiroid değişikliklerine yol açtığı gösterilmiştir. Bu nedenle özellikle endokrin sistemi tahrip eden bir kimyasal olarak kabul edilmelidir.
2-Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu:
Yüksek fruktozlu mısır şurubu günümüzde hazır gıdalarda en sık kullanılan içeriklerden biridir. Domates sosları, konserve çorbalar, salata sosları, market ekmekleri gibi şüphelenilmeyen gıdalarda bile bulunabilir.
Fruktoz esas olarak karaciğerde metabolize edilir. Bütün früktoz karaciğerden geçtiğinden, eğer batı tarzı bir diyet tüketiyorsanız yüksek miktarlarda früktoz aldığınız kesindir. Fruktoz karaciğerinizde alkol ve diğer toksinlerle benzer harabiyete yol açar. Yine alkol gibi, früktoz doğrudan yağa dönüştürülür, bu da mitokondri fonksiyon bozukluğu, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıklara yol açar.
Journal of Nutrition dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre mısır şurubu sofra şekerinden açık ara ile daha toksiktir.
3-Yapay Renklendiriciler:
Sadece ABD’de her yıl 102 milyon kg yapay gıda boyası kullanılmaktadır. 2010’dan itibaren Avrupa Birliği’nde yapay gıda boyası içeren gıdalar çocuklarda aktivite ve dikkat üzerinde yan etkileri olabileceği uyarısıyla işaretlenmektedir. Başlıca gıda boyalarının 9 tanesinin kanserden hiperaktiviteye ve alerjik reaksiyonlara kadar sağlık sorunlarına yol açtığı kanıtlanmıştır. Üstelik bu sonuçlar kimya endüstrisinin kendi çalışmalarından elde edilmiştir.
En sık kullanılan boyalardan olan Red #40 farelerde bağışıklık sistemi kanserlerine yol açmakta, çocuklarda hiperaktiviteyi tetiklemektedir. Blue #2 şekerlemelerde, içeceklerde, hayvan gıdalarında kullanılmaktadır ve beyin tümörleriyle ilişkilendirilmiştir. Yellow #5 hamur işlerinde, şekerlemelerde, kahvaltılık gevreklerde kullanılmaktadır. Kanser, hiperaktivite, hipersensitivite ve çocuklarda davranışsal sorunlara yol açabileceği bildirilmiştir. Kahverengi rengi yüzünden koyu renkli içeceklerde kullanılan karamel rengi olarak da bilinen 4 metilimidazol kansere yol açmaktadır.
4-Yapay Tatlandırıcılar:
Deneyler kalorik içeriğine bakılmaksızın tat algısının iştahı arttırdığını, bu nedenle yapay tatlandırıcıların şeker tüketiminden daha fazla kilo alımına yol açabileceğini göstermiştir. Aspartam bu konuda en kötü etkiye sahip olandır. Bunun yanısıra aspartam şeker tadında bir nörotoksindir. Doğal olmayan yapısının bir sonucu olarak vücut aspartamda bulunan aminı asidleri çok farklı şekilde işlemden geçirmektedir. Aspartamdaki amino asidler tam anlamıyla hücrelerinize saldırır, hatta kan-beyin bariyerini geçerek beyin hücrelerinize zarar verir, hücresel uyarım fazlalığına neden olan zehirli bir etki gösterirler. Bu etki MSG (monosodyum glutamat) ile aynıdır.
Dahası, iltihabi barsak hastalıklarının Splenda adındaki yapay tatlandırıcının aşırı ya da düzenli kullanımına bağlı olabileceği gösterilmiştir. Splenda sindirim enzimlerini inaktive eder ve barsakların bariyer fonksiyonunu bozar.
5-MSG (Monosodyum Glutamat):
Bu tad ve koku arttırıcı özellikle Çin yemekleriyle ilişkilendirilir, ancak sayısız hazır gıdada, dondurulmuş yemeklerde, salata soslarında ve et ürünlerinde de bulunmaktadır. MSG de bir eksitotoksindir. Hücrelerinizi beyin disfonksiyonu veya değişik derecelerde hasara yol açacak şekilde aşırı uyarır. Öğrenme güçlüklerini, Alzheimer ve Parkinson hastalığını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.
MSG’nin % 78’ini oluşturan Free Glutamik Asid beyindeki, sinir sistemindeki, göz, pankreas ve diğer organlardaki bir nörotransmitter yani aracıya benzerliğinden dolayı vücuttaki birçok süreci tetikler. FDA halen MSG tüketiminin hastalıklara yol açmayacağını ileri sürse de, birçok diğer otorite aksini düşünmektedir.
6-Sentetik Trans Yağlar:
Margarinlerde bulunan sentetik trans yağlar birçok kronik ve ciddi hastalığın en önemli parçası olan enflamasyonu tetiklerler. Bu sentetik yağların inme, kanser, diyabet, bağışıklık fonksiyonlarında azalma, üreme problemleri ve kalp hastalıklarıyla ilişkisi bilinmektedir. 2015’de FDA hidrojene yağların gıdalarda kullanımını yasaklamıştır. Yine FDA’e göre bu değişiklik yılda 20.000 kalp krizi ve 7000 kalp hastalığı nedenli ölümü azaltacaktır.
7-Polysorbat 80:
Kıvam arttırıcı ve yüzey gerilimini azaltıcı olarak kullanılmaktadır. FDA tarafından güvenli olarak bildirilen bu maddenin barsaklardaki bakteri kompozisyonunu bozan kimyasal değişimlere yol açarak proenflamatuar bakteri çoğalmasına yol açtığı çalışmalarla gösterilmiştir. Araştırmacılar bu katkı maddesinin kullanımının hayvan deneylerinde kolon tümörü gelişimine zemin yarattığını göstermiştir.
8-Sodyum Sülfit:
Bu madde de yaygın kullanılan bir koruyucudur. Duyarlı kişilerde baş ağrıları, solunum problemleri ve döküntülere neden olduğu bilinmektedir. Ağır vakalarda akut ölüme dahi yol açabilir. Bu maddeyi içeren gıdalar kuru meyveler, kurutulmuş sebzeler, şarap ve şişelenmiş limon suyudur.
9-Titanyum Dioksid:
Her yıl milyonlarca ton titanyum dioksid üretilmektedir. Bu madde beyazlık verme ve renk bozulmasını önleme amacıyla ürünlere eklenmektedir. Üretilenin % 70’i boyalarda pigment olarak kullanılsa da, kalanı kozmetiklere, diş macunlarına, ilaçlara, kağıda ve gıdalara eklenmektedir.
Şekerlemeler ve sakız en yüksek oranda bulunduğu maddelerdir. Beyaz hamurlu doughnutlar, beyaz ekmek, mayonez, yoğurt ve diğer süt ürünleri titanyum dioksid içerebilir. Bir analizde, şekerlemelerde çok bulunduğu için çocukların, erişkinlerden dört kat daha fazla bu maddeye maruz kaldığı saptanmıştır. Yine bir çalışmada bu maddenin kromozomlarda kırılmalara, gen zehirlenmesine, DNA hasarı ve enflamasyona yol açtığı gösterilmiştir.
10- Potasyum Bromat:
Bir restoranda ekmek yediğiniz, hamburger veya hot dog tükettiğiniz her seferde, genelde unlarda kullanılan endokrin hasarlayıcı bromat ta tüketiyorsunuz. Ticari ekmekler ve fırın ürünlerinde bu ürün hemen daima eklenmektedir. Bmylece hamur daha elastik olmakta ve dayanıklılığı artmaktadır. Çalışmalar bromatın böbrek ve sinir sistemi hasarına, tiroid problemlerine, sindirim sistemi sorunlarına ve kansere yol açtığını göstermiştir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı potasyum bromatı potansiyel kanserojen olarak sınıflandırmıştır. Kanada, Çin ve Avrupa Birliği’nde gıdalara eklenmesi yasaklanmıştır.
Gıda Seçimleriniz Neden Önemli?
Gıdalara eklenen katkı maddeleri giderek zehirli hale geldiğine göre, toksinlerden korunmanın tek yolu farklı seçimler yapmaktır. En iyi yollardan biri bu kimyasallardan kaçınmak için organik ürünleri tercih etmektir. Elbette organik düzenlemeleri tüm toksinleri önleyemez, ancak en azından en alt düzeye indirir. Olabildiği kadar gıdalarınızı evde kendiniz hazırlamak ta iyi bir çözümdür. Dışarıda yemek yemeyi en aza indirmek, hazır gıdalardan ve işlenmiş ürünlerden kaçınmak çok önemlidir. Sağlığınıza yapacağınızdan daha büyük bir yatırım olamaz. Hükümetler ya da büyük şirketlerden sizin sağlığınızı düşünmelerini beklemektense, bireysel olarak elinizden geleni yapmak en sağlıklısı olacaktır.