chatsimple

Dünya giderek şişmanlıyor, fakat nedeni fazla kalori tüketmemiz olmayabilir!

Yayın Tarihi: 29/07/2016

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) dünya çapında obezitenin 1980’den bu yana ikiye katlandığını tahmin ediyor. 2015 verilerine göre, dünya nüfusunun çoğunluğu artık fazla kilolu veya obez olmanın, düşük kilolu olmaya göre daha fazla ölüme yol açtığı ülkelerde yaşamakta. McKinsey Global Insitute tahminleri, dünya nüfusunun üçte birinin fazla kilolu olduğunu ve obezitenin dünyadaki ölümlerin % 5’inden sorumlu olduğunu saptamış durumda. (Dobbs et al 2014)

Medya, politikacılar, ekonomik ve tıbbi araştırma literatürü gıda alımında artışın artan obezitenin nedeni olduğu yönünde çalışmalarla dolu. Cutler, Brunello, Swinburn, Hall gibi araştırmacıların çokça referans gösterilen çalışmaları bu argümanı savunuyor. Bu bakış açısını destekliyor gibi görünen dört veri:

1-Son 30 yılda gıda fiyatlarının giderek düşmüş olması

2-Gıdaya erişme hızı ve oranının giderek artmış olması

3-Fast food, dışarıda yemek, hazır öğünler, şekerli içecekler gibi kaloriden yoğun gıdalarla karşılaşmanın giderek artması

4-Erişilebilen kalori miktarı ve porsiyonların giderek artmış olması

Bu dört gözlemin tümü doğru olsa da, resmin tamamı çok daha karmaşıktır. Yeni bir çalışmada, 1980-2013 arasında İngiltere’de gerçekleştirilen hane halkı çalışmaları değerlendirildi. (Griffith et al 2016)

Şaşırtıcı şekilde, son otuz yılda tüketilen kalori miktarının belirgin şekilde düştüğü gözlendi. 1980-2007 aralığında gıda fiyatları düşmüştü. 2008-2013 aralığında ise yaşanan ekonomik gelişmelere paralel olarak gıda fiyatları yükselmişti. Buna rağmen, gıda fiyatları ile bağlantısız olarak ortalama kalori tüketimi azalmaktaydı.

Bu azalmanın iki açıklaması, daha pahalı olan dışarıda yemek yerine evde yemeye yönelinmesi ve kırmızı et, tam yağlı süt, tereyağı, reçel gibi bazı yüksek kalorili gıdaların tüketiminin azalmasıydı.

Bu bulgular şaşırtıcı bir bilmeceye yol açtı: Eğer insanlar giderek daha az kalori tüketiyorsa, obezitedeki artışı nasıl açıklayabiliriz? Eğer son 30 yılda alınan kalori miktarı giderek azaldıysa, harcanan kalori miktarı daha da fazla mı azaldı ki, obezite oranları yükseldi?

Bunu incelemek için Çalışma Bakanlığı anketleri incelendi. Bunlarda çalışma kalıplarında anlamlı değişiklikler saptandı. İngiltere’deki iş ortamları son 30 yılda giderek daha az efor gerektiren ve daha sedanter seçenekler sunmaktaydı. Bu değişim diğer ülkelerde de benzer şekilde olsa da, İngiltere’de çok daha belirgindi. (Schettkat ve Yocarini 2006, Bleich 2008).

Lakdawalla ve Philipson’un araştırmalarına göre işle ilgili egzersizin azalması kilo artışında önemli role sahipti. ABD’deki obezitenin neredeyse % 60’ı bundan kaynaklanıyordu. İki diğer çalışma da bu verileri destekliyordu. Yani işlenmiş, yüksek kalorili gıda tüketiminin artması ve bununla birlikte teknolojinin giderek artan kullanımıyla işte harcanan kalorinin azalması ekonomiyi daha verimli, ancak popülasyonu daha hareketsiz hale getiriyordu. İşte geçirilen süre insanların büyük bölümünün gününün en büyük kısmını oluşturduğundan, iş kalıplarındaki değişim en önemlisiydi. Aynı zamanda kadınların giderek artan oranda çalışma hayatına girmesi ve diğer aktivitelere zaman bulamaması, kadınlardaki obezite oranlarındaki artışla uyuşuyordu.

Özetleyecek olursak, elbette kalori kısıtlaması politikalarından vazgeçilmesini önermiyoruz. Örneğin İngiltere’deki şekerli içeceklere daha yüksek vergi uygulaması gibi uygulamalar yaygınlaşmalıdır. Ancak obezitedeki artışın esas sorumlusunun insanların iş yerlerinde giderek daha az aktivitede bulunması, zamanlarının kalan kısmının çoğunu da market ürünleri almak üzere marketlerde geçirmeleri ve fiziksel aktiviteye giderek daha az zaman ayrılması olduğu gözardı edilmemelidir. Marketlerde hazır satılan gıdalar evde üretilenlere göre daha pahalı olsa da, daha az zahmetlidir ve insanlar giderek dışarıda yeme veya paket servislere yönelmektedir. Obeziteyi önlemek istiyorsak, öncelikle buna yol açan davranış kalıplarımızı sorgulamalı ve düzeltmeliyiz.

Yazar: Op Dr Murat Üstün

Dr. Murat Üstün is the Lead Bariatric Surgeon at IBC - Istanbul Bariatric Center. Dr Murat Üstün has made a commitment to every patient's well-being and safety, a goal that is also pursued by our staff and medical professionals that are at your service, this is part of the excellence equation. Dr Murat Üstün and the Istanbul Bariatric Center team perform medical procedures, including gastric bypass, sleeve gastrectomy, adjustable gastric band, and biliopancreatic diversion with duodenal switch. While performed differently, all of these procedures help patients lose weight by limiting how much food the stomach can hold as well as the patient’s absorption of nutrients. Surgeries are performed at a JCI accredited Hospital. The Joint Commission International works to improve safety at health care facilities domestically and globally. Accreditation ensures facilities are up to date, physicians are board-certified, plans for follow-up care are in place, risks of traveling after surgery are outlined, and more.

Tüm Yazıları →

Arayın
Bilgi Alın
Whatsapp