Obezite Ameliyatı Olmadan Önce Bilmeniz Gereken Sekiz Şey!
Yayın Tarihi: 06/02/2019Obezite ameliyatı olmaya uygun olup olmadığınızı bilmiyor, uygunsanız hangi ameliyatı seçmeniz gerektiğine karar veremiyorsanız bu yazı tam size göre… Obezite sıklığının artışı konusundaki rakamlar artık şaşırtmaktan şok etmeye geçmiş durumda. Amerika’da olduğu gibi, ülkemizde de neredeyse üç kişiden biri obez. Obezite, tüm önleme çabalarına karşın salgın düzeyde artışa devam ediyor. Obezitenin şeker hastalığı, kalp hastalıkları ve kanserle yakın ilişkisi düşünüldüğünde tablo daha da korkutucu hal alıyor.
Bu kadar kötü haberden sonra, şimdi de iyi haber: Diğer yöntemlerle başarılı olamayan bir çok hasta için obezite cerrahisi kilo vermenin etkili ve güvenli bir yolu. Obezite ameliyatları sadece kilo verdirmekle kalmıyor, diyabet başta olmak üzere obezitenin yol açtığı tehlikelerden de kurtulmayı sağlıyor. Cerrahi yöntemlerin başarılı olması için hastanın da katılımı ve yaşam tarzı değişiklikleri şart. Ancak obezite cerrahisine karar vermeden önce bilmeniz gereken bazı detaylar var:
1-Herşey Midenin Küçültülmesinden İbaret Değil!
Obezite cerrahisi sadece şu anda yediklerinizi daha az yiyerek zayıflamanızı sağlayan bir tedavi değildir. Basitçe söyleyecek olursak, evet temel mekanizmalardan biri yiyebileceğiniz gıda miktarını azaltmak üzere mide boyutunuzu küçültmektir.
Ancak cerrahi aynı zamanda iştahınızı azaltacak ve insülin duyarlılığınızı arttıracak şekilde hormonal ve metabolik değişikliklere de yol açar. İnsülin direncinin kırılmasının en önemli sonucu diyabetteki düzelmedir. ABD’de her yıl 200000’den fazla obezite ameliyatı gerçekleştirilmektedir. New England Journal of Medicine’de yayınlanan güncel bir makaleye göre, obezite cerrahisi geçirmek ölüm oranlarını % 40 azaltmaktadır.
2-Obezite Cerrahisi Herkes İçin Uygun Değildir!
Her ne kadar kaba bir ölçüm metodu olsa da, obezite cerrahisinin size uygun olup olmadığını belirlemekte en çok kullanılan yöntem halen BMI yani vücut kitle indeksi ölçümüdür. BMI değeri 40’ın üstünde olan herkes morbid obezite grubundadır ve cerrahiyi bir seçenek olarak düşünmelidir. 35-40 arasında olan adaylar da yandaş hastalıklar ve metabolik durumları incelenerek aday olabilirler. 30-35 aralığında cerrahinin bir seçenek olabilmesi için diyabet gibi ciddi bir metabolik sorunun varlığı gerekir. Etik bir obezite cerrahının görevi ancak tıbbi gerekçelerle açıklayabileceği durumlarda ameliyat önermektir.
3-Obezite Cerrahisi Tek Bir Yöntemden İbaret Değildir!
Obezite cerrahisinin kapsamında mide balonu ve mide bandı gibi hacim kısıtlayıcı metodlar da mevcuttur. Ancak obezite cerrahisi adaylarında günümüzde çok önermediğimiz metodlardır. Her iki aparat ta çıkarıldığında hastalar kilo almaya meyilli olduğundan, artık daha geri dönüşsüz metodlar tercih edilmektedir.
Günümüzde hastaların % 90’dan fazlası iki farklı ameliyat çeşidini olmaktadır. Bunlardan ilki ve en sık uygulananı sleeve gastrektomi veya tüp mide ameliyatıdır. Bu ameliyat midenin % 80’lik kısmının çıkarılmasından ibarettir. Alabileceğiniz gıda miktarını anlamlı şekilde kısıtladığı gibi, iştah arttırıcı hormonları ortadan kaldırarak iştah üzerinde de ciddi etki yapar.
İkinci en sık yapılan ameliyat ise gastrik bypass ameliyatıdır. Burada midenin üst kısmında küçük bir bölüm diğer kısımdan ayrılır ve burasıyla ince barsaklar arasında bir kısa geçiş oluşturulur. Böylece alınan kalorilerin bir kısmı da atılmış olur.
4-Mükemmel Ameliyat Seçimi Sizin Kilonuz ve Diğer Detaylarınıza Bağlıdır!
Günümüzde hastaların % 60-70 kadarı tüp mide ameliyatı olmaktadır. Bu ameliyat BMI değeri 35-40 olanlar için sıklıkla ilk önerilen metoddur. Tüp mide ameliyatında gastrik bypassta olduğu gibi ince barsaklara dokunulmamakta ve dolayısıyla kalori ve besinlerin emilimi değiştirilmemektedir.
Öte yandan, gastrik bypass 40 ve üzerindeki daha ağır obezler için bir seçenek olabilir. Özellikle metabolik sendromu olan hastalarda ilk seçenek olarak değerlendirilmelidir. Ancak gastrik bypassın da nutrisyonel eksiklikler açısından daha büyük risk yarattığı da akılda tutulmalıdır.
5-Obezite Cerrahisi Riskleri Gözünüzde Büyüttüğünüz Gibi Değildir!
Elbette genel anestezi alınan her ameliyat gibi, obezite cerrahisinde de belli oranlarda komplikasyon riski vardır, ama bu oran safra kesesi ameliyatı ile aynı düzeydedir. Hastaların neredeyse tamamı 2. Günde hastaneden taburcu edilebilecek düzeyde iyileşirler. Ameliyatların laparoskopik yapılması derlenmenin bu kadar hızlı olmasını sağlayan ana faktördür. Hastaların büyük bölümü ilk hafta içinde normal yaşamlarına ve çalışmaya dönebilirler.
6-Obezite Cerrahisi Bilinen En Etkili ve Düşük Riskli Obezite Tedavisi Yöntemidir!
Günümüzde bariatrik cerrahi en güvenli cerrahi prosedürlerden biridir ve yanısıra çok etkilidir. JAMA dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre hastaların neredeyse tamamında anlamlı kilo kaybı sağlanabilmektedir. Hastaların % 80’inde diyabet ve ilişkili problemler düzelmekte veya çözülmektedir.
7-Sigortalar Obezite Cerrahisini Karşılamamakta İnat Etmektedir!
Kanıtlanan bütün sağlık katkılarına ve çalışmalarla desteklenen faydalarına rağmen, özel sağlık sigortaları halen obezite ameliyatı masraflarını karşılamamakta diretmektedir. Oysa, BMI değeri 35 ve üzerinde olan sigortalıların büyük bölümü kalp hastalıkları ve diyabete adaydır. ABD’de, sadece obeziteyle ilişkili ekstra sağlık harcamalarının 11000-26000 dolar arasında olduğu hesaplanmıştır.
8-Obezite Ameliyatı Sadece Bir Başlangıçtır!
Başarılı bir obezite ameliyatı yaşam boyu sürdürülecek sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıklarını gerektirir. Ameliyattan sonraki ilk 1 ayda protein ağırlıklı ve özel bir diyete uymanız gerekir. 1. Aydan itibaren normal gıdaları tüketmeye başlasanız da, besin desteklerini de içeren sabit bir beslenme programına devam etmeniz gerekir.
Obezite cerrahisinin sizin katkınız ve çabanız olmadan herşeyi halledeceğini düşünüyorsanız, iyi bir obezite cerrahisi adayı değilsiniz demektir. Ameliyat kararından önce ameliyatın size neler sağlayacağı ve sizin neler yapmanız gerektiği konusunda tam olarak bilinçlenmiş olmanız gerekir.